Haber7- Enes Taha Ersen
Azerbaycan-Ermenistan gerilimi yeniden artmaya başladı. Özellikle Tovuz başta olmak üzere sınır bölgelerinde Ermeniler, Azerbaycanlı askerlere taciz atışlarında bulunurken bölgedeki tansiyonu giderek yükseltiyor. İşgal altındaki Dağlık Karabağ ve yedi rayona yönelik saldırgan faaliyetlerde bulunan Ermenistan'ın bölgedeki kirli bir planı da deşifre oldu. Daha önce de pek çok kez gündeme gelen Ermenistan-PKK iş birliği bu sefer de Karabağ'da kendini gösterdi.
Ermeni yönetiminin farklı etnik unsurlara bağlı halkları Karabağ'a yerleştirdiği bilinirken, bunların da yanında silahlı teröristlere de ev sahipliği ettiği belirtildi. Dış basında da yankı bulan bu iddiaları Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar Haber7.com'a değerlendirdi.
ERMENİSTAN-PKK İLİŞKİSİ
Ermenistan ile PKK'nın yıllardır süre gelen birlikteliği kanıtlanamasa da, resmi makamlarca her zaman dile getirildi. Özellikle PKK'nın Suriye'de kurduğu YPG'nin Ermeni birliği bunu kanıtlar nitelikteki son kanıtlardan biri oldu. Bunun yanı sıra Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerilim sürerken, bu sefer de Karabağ'a yerleştirilen PKK'lılar konusu gündeme geldi. Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar Ermenistan ile PKK arasındaki iş birliğine ilişkin şunları söyledi:
"Azerbaycan, Türkiye ve bölgenin istikrarına karşı YPG/PKK ile Ermenistan'ın arasında bir ilişkinin olduğu gayet açık. Bu birliktelik, değişik şekillerde kendisini gösterdi. Bu birlikteliklerin en önemlilerinden bir tanesi, bizim Doğu ve Kuzey Doğu 'da gerçekleştirilen terör olaylarında Ermenistan'ın üstlendiği roldür. Bu teröristler İran'dan giriyor, Türkiye'ye gelip Ermenistan'a geçiyor. Burada yeniden tertiplenip, organize olup, ikmalini yapıp tekrar sızıyor Türkiye'ye. Bu fotoğrafı biz terörle mücadele tarihimizde sıkça gördük. En son Suriye'de yasadışı silahlı terör örgütleriyle yapmış oldukları iş birliğinde gördük bunu. Ermenistan denklemi buradaydı ve hatta PKK, burada Ermeni taburu kurduğunu ilan etti."
ASİMİLASYON POLİTİKASI
Karabağ'da Ermenistan tarafından uygulanan bu programın gizlenmediğine dikkat çeken Ağar, pek çok teröristin ailesiyle birlikte buraya yerleştirildiğini ifade etti. Özellike burada ayrılıkçı bir politikanın uygulanmaya çalışıldığını söyleyen Ağar, bu yöntem ile bölgenin yapısının bozulmaya çalışıldığını belirtti:
"Şimdi de bütün bu denklemlerin üzerine Suriye'den, Suriye'deki mücadele alanlarından PKK'lı teröristleri, Karabağ başta olmak üzere işgal ettikleri bölgelere, rayonlara getirdiğini görüyoruz. Sadece teröristleri değil, teröristleri aileleriyle birlikte buraya getirip yerleştirdiklerini görüyoruz burada. Asli olarak Azerbaycanlıların sahip olduğu toprakları zorla sahiplenmeye, bölgenin demografik yapısını zorla bozmaya çalışıyor. Bununla ilgili örnekler var. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in yardımcısı olmak üzere bir çok resmi temsilci bunları Türkiye'ye açıkladı. İsim isim, aile aile. Böyle bir süreç sinsi bir şekilde ilerletiliyor.
"BAĞI KOPARTMAYA ÇALIŞIYORLAR"
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar Ermenistan'ın uyguladığı bu sinsi planın Azerbaycan'ın yanı sıra Türkiye'ye de tehdit unsuru oluşturduğunu belirtirken, kardeş ve dost ülke Azerbaycan ve Türkiye arasındaki fiziki bağın kopartılmaya çalışıldığını belirtti:
"Türklere, Müslümanlara ait olan toprakların bir şekilde başkalarının eline geçmesiyle ilgili sinsice yürüyülen bir asimilasyon politikası var. Demografik değişim projesi var. Türkiye ile Azerbaycan arasında bir tampon oluşturmak, aradaki bağı kopartmak için bunu uyguluyorlar. Bu geçmişte de oldu,günümüzde de hala sürdürülüyor. Bu Kerkük'te de başka program uygulandı, Araplaştırma, kürtleştirme politikası. Bunlar ne yazık ki bu coğrafyada dönem dönem uygulanan asimilasyon politikalarıdır. Ermenistan da şuan PKK ile iş birliği içerisinde bunu uyguluyor."
SENARYO YİNE AYNI
Ermenistan'ın PKK ile iş birliği içerisinde gerçekleştirdiği bu politikanın daha önce de pek çok kez denendiğini belirten güvenlik uzmanı, bu sefer uygulanan yöntemin o coğrafya üzerinde ilk kez denendiğine dikkat çekti. Ermenistan'ın özellikle halksız olan bu bölgeyi kendi tarafına çekmek ve sözde haklılığını göstermek için buralara halk yerleştirdiğine değinen Ağar, esas amacın işgal altındaki diğer bölgelerle birlikte burada bir demografik asimilasyon uygulamak olduğuna değindi.
"Türkiye ile Azerbaycan'ın gerçekleştirdiği tatbikatın sonrasında gösterdi resmi süreçler kendisini. Daha önceden de vardı takip edebildiğimiz kadarıyla. Tabi işin tarihi süreciyle ilgili cümleler de kuruldu. Ermenilerin ayrılıkçı terörle ortaya koymuş oldukları tavır, Türkiye tarafından da bilinen bir gerçek. Gerek YPG/PKK meselesinde, gerek ASALA meselesinde ya doğrusal ya da dolaylı olarak kendisini gösterdi. Bu sefer yeni bir metod olarak kendini gösterdi bu durum. Karabağ ve etrafındaki yedi rayon bölgesine özgü bir fotoğraf bu. Yeni görüyoruz bunu ama benzer uygulamarı da değişik zamanlarda gördük."
Azerbaycan'ın yüzde 20'si işgal altında, çözüm bulunmalı, yeniden topraklar sahibine geçmeli. Mücadele edersin hakkını kopartırsın. Haklılığını iradesini ortaya koymalı. cesaret kararlılık.
"BUNA İZİN VERİLMEMELİ"
Topraklarının yüzde 20'lik bir kısmı işgal altında olan Azerbaycan için yeni bir tehlikenin de bu olduğuna değinen Abdullah Ağar, bu işgalin ve kirli planın önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu noktada işgal altındaki bölgelerin yeniden Azerbaycan tarafına geçmesi ve bölgedeki kirli planın durdurulması gerektiğini belirten Ağar, "bunun yapılmasına izin verilmemedir." dedi.
"Burada demografik bir inisiyatiften bahsediyoruz. Burada amaç ilk önce toprakları sahipsiz hale getirmek, sonra kendi yandaşlarına sahip çıkacak şekilde bir zemin hazırlamak. Ne yazık ki geçmiş zamanda da şimdi de bu projeleri çokça gördük, görüyoruz. Bunu yapacaklar fakat önemli olan yapma yolundaki çalışmaları değil, önemli olan bunun engellenmesidir. En önemli mesele Karabağ ile yedi rayonun tekrar Ermenistan'ın elinden alınarak aslolan sahibine, Azerbaycanlılara verilmesidir. Çünkü burası Azerbaycan toprağıdır. Bu toprakların bu şekilde Ermenistan tarafında kalmasına izin vermek buranın PKK'lılaştırma, Ermenileştirme için kullanılıp asimile edilmesine, bağının kopartılmasına göz yummaktır. Buna izin verilmemelidir. Mesele budur."
