Cumhuriyet Halk Partisi, Oruç Reis araştırma gemisinin Antalya'ya geri dönmesini "taviz" olarak değerlendiren bir açıklama yayımladı. Pazar günü Doğu Akdeniz eksenli yaşanan gelişmeler üzerine toplanan partinin Merkez Yürütme Kurulu, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hükümeti, haklı davalarımızda taviz vermemeye çağırıyoruz" açıklamasını yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan kurulun açıklamasında şu ifadeler öne çıkıyor: "TBMM'nin siyasetin güç odağı olmaktan çıkarılması, dış politikada Türkiye'yi haklı davalarında yalnızlaştırmış ve taviz verir konuma düşürmüştür. Bir 'Devlet Politikası' olması gereken Dış Politika, öncelikle iç politikaya malzeme edilmiş, Dışişleri Bakanlığı ve bürokrasisi de devre dışı bırakılarak, tek bir kişinin aldığı kararlar ile yönetilir hale getirilmiştir."
Yapılan açıklamada, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Kıbrıs ziyaretine de değinildi ve Türk tarafının temsilcilerinin ziyaret edilmemiş olmasının "büyük saygısızlık" olduğu vurgulandı. Açıklamada, "ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, Kıbrıs Rum Yönetimi ile bir mutabakat imzalamış olması, bölgedeki gerginliği daha da arttırarak, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sorununun barışçıl bir şekilde çözümünü daha da zorlaştıracaktır" denildi.
Yunanistan Cumhurbaşkanı ve Başbakanı'ndan Türkiye açıklaması! Olayı yanlış anladılar
YUNANİSTAN DA "GERİ ADIM" DİYE SUNMAYA KALKTI
Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ve Başbakan Kiryakos Miçotakis, Oruç Reis'in rutin bakımları için limana yanaşmasını geri adımmış gibi dünya kamuoyuna sunmaya kalkıştı. Halbuki gerçek öyle değil. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Oruç Reis'in aylık planlı bakım için limana geri döndüğü belirtilerek, "İkmal ve bakım işlemlerinin ardından faaliyetlerine devam edecektir" denildi. Milli Savunma Bakanı Bakar Hulusi Akar da "Oruç Reis de planlı faaliyeti nedeniyle döndü. Oruç Reis'in geri dönüşü ile ilgili herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Bu gerekli planlar çerçevesinde yapılan bir faaliyettir. Herhangi bir şekilde bizim oradaki haklarımızdan vazgeçmemiz söz konusu değildir. Türkiye'nin menfaatini korumak için ne yapmak gerekiyorsa bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz" mesajını verdi.
DAĞLI DA BU KONUYU KÖŞESİNE TAŞIDI
Haber7 yazarı Taha Dağlı da bu konu üzerine "Atatürk kavganıza Oruç Reis'i karıştırmayın lütfen!" adlı bire köşe yazısı kaleme aldı.
Taha Dağlı'nın yazısı ise şu şekilde;
Oruç Reis Antalya limanına geri döndü.
CHP olağanüstü toplanıp, karara tepki gösterdi, "egemenlik haklarımızda taviz veremeyiz" dedi.
Suriye, Irak, Libya, ne kadar süreç varsa hepsinde "orada ne işimiz var" diyen CHP’nin, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizle ilgili böylesine hassasiyet göstermesi ve anlık refleks ile egemenlik haklarımıza sahip çıkması, ülke adına gurur verici bir durumdur.
Evet CHP hakikaten olması gerekeni yaptı.
Keşke daha önce de böyle yapsalardı.
Ama olsun en azından bu bir milattır belki de; bundan sonra hep böyle milli menfaatlere sahip çıkacaklardır. Temennimiz bu yönde.
Peki CHP’nin "taviz" iddiasının içi ne kadar dolu?
Oruç reisi geri çekip, taviz mi verdik, geri adım mı atmış olduk?
Oruç reisin faaliyet takvimi 12 Eylül’e kadardı.
Tamamlandı ve gemimiz döndü.
Yeni bir NAVTEX ilan edilmedi.
Ama bu edilmeyecek anlamına kesinlikle gelmiyor.
Son 1 ayda peş peşe ilan edildiği gibi yeni duyurular yapılacaktır, bunun önünde hiçbir engel yok.
ORUÇ REİS AYIN 25’İNDEN SONRA MEİS-RODOS ARASINA GÖREVLENDİRİLEBİLİR
Oruç Reis, birileri "geri dönsün" dedi diye Antalya’ya çekilmedi.
Büyük ihtimalle 24 Eylül’deki AB zirvesi beklenecektir.
Diplomasiye bir şans daha verilecektir.
Ardından 25’i sonrası yine büyük ihtimalle Oruç Reis bu kez Meis ile Rodos arasındaki bölgede olmak üzere yeni bir NAVTEX ile arama çalışmalarına dönerse, kimse şaşırmasın.
TAM DA CHP’NİN VURGULADIĞI GİBİ “İLLE DE DİPLOMASİ”
CHP düne kadar "ille de diplomasi" diyordu.
Türkiye daha önce de Almanya’nın araya girmesiyle NAVTEX'i ertelemiş sonra Yunanistan diplomatik girişimlere yanıt vermeyince kaldığı yerden görevine devam etmişti.
Bu kez de NATO çatısında bir müzakere süreci, ağır aksak da olsa, işletilmeye çalışılıyor.
Çok bir umut var mı, aslına bakarsanız yok ama olsun Türkiye, kimsenin yapmadığı kadar diplomasiye mesai harcıyor hatta belki de haddinden fazla yapıyor bunu.
CHP başta olmak üzere diğer muhalefet partileri de bunu istemiyorlar mıydı, "ille de diplomasi" demiyorlar mıydı, alın işte size diplomasi.
CHP KENDİ İÇİNDEKİ ATATÜRK KAVGASINA ORUÇ REİS’İ KARIŞTIRMAMALI
Mesele Oruç reis için yeni NAVTEX ilan edilip, edilmemesi de değildir belki de.
CHP’nin bu reaksiyonu verdiği gün başka neler yaşandı?
Mesela CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, Atatürk’e "Atatürk" demek istemediği ortaya çıktı.
Ortalık bir anda toz duman oldu.
Nasıl olmasın?
Atatürk’ün partisi CHP’nin İstanbul Başkanının Atatürk demeye dili varmıyormuş, bu ortaya çıktı.
Saatler sonra Kemal Kılıçdaroğlu CHP MYK’sını olağanüstü toplama kararı aldı.
CHP’ye yakın kaynaklar, bu olağanüstü toplantıda Kaftancıoğlu’nun ihraç edileceğini öne sürdü.
Toplantı bitti ve açıklama yapıldı.
Ama Atatürk krizine tek kelime değinilmedi, Kaftancıoğlu’nun adı bile geçmedi.
CHP egemenlik haklarımızdan dem vurarak, "Oruç Reis’in geri dönmesi tavizdir" dedi, bunun kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Hatta CHP İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in "Kıbrıslılara bırakalım" dediği KKTC’deki haklarımızın sonuna kadar CHP tarafından korunacağı ifade edildi.
Bu olağanüstü toplantının sebebi sadece Oruç Reis miydi acaba?
Kaftancıoğlu meselesi konuşulmadı mı yani?
CHP’nin Akdeniz’deki egemenlik haklarımıza da KKTC’ye de sahip çıkması elbette hakkıdır ve hatta görevidir ama Atatürk’e Atatürk diyemeyen il başkanı ne olacak?
CHP bu hesabı Oruç Reis üzerinden görmeye kalkışmamalı, Oruç Reis’i bu işe hiç mi hiç karıştırmamalı.
