Kılıçdaroğlu kullanıldı mı? CHP’yi parmağında oynatan FETÖ’cü!

Nedim Şener, bugünkü yazısında, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na 7 Nisan 2017 günü sorduğu soruyu tekrar yöneltti ve "Darbeden 1 ay geçmeden Adil Öksüz ile ilgili o sahte istihbaratı size kim verdi?” dedi.

19 Temmuz 2021 Pazartesi 11:10
Kılıçdaroğlu kullanıldı mı? CHP’yi parmağında oynatan FETÖ’cü!

Hürriyet yazarı Nedim Şener, bugünkü "CHP’yi parmağında oynatan MİT imamı FETÖ’cü" başlıklı yazısında, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na 7 Nisan 2017 günü sorduğu soruyu tekrar yöneltti ve "Darbeden 1 ay geçmeden Adil Öksüz ile ilgili o sahte istihbaratı size kim verdi?” dedi.

Şener, "Cevabı düşünün, size kaset izlettirenler, “kontrollü darbe” raporu yazdıranlar, “AKP’de ByLock’çu 4 bakan 80 milletvekili var” diye açıklama yaptırarak sizi kullananlar aynı FETÖ’cüler olabilir." açıklamasında bulundu.

Nedim Şener'in bugünkü köşe yazısı şöyle:

"15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen başta olmak üzere, örgüt üyeleri hep bir ağızdan “Tiyatro, senaryo, kontrollü darbe” demeye başladılar.

Bunun için, Akıncı Üssü’nde darbeyi yöneten FETÖ’nün sivil mahrem yapılanmasından Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğu yalanını yaymaya başladılar. Böylece kendilerini aklarken, 15 Temmuz’un MİT’in kontrolünde bir girişim olduğuna herkesi inandıracaklardı.

EN KULLANIŞLI ARAÇ

2013’ten beri olduğu gibi bunun için en kullanışlı araç Cumhuriyet Halk Partisi yönetimiydi. Kemal Kılıçdaroğlu, darbenin üzerinden bir ay geçmeden, 2016 yılı ağustos ortasından itibaren, “Kim bu Adil Öksüz, neden serbest bırakıldı” diye sormaya başladı.

Hatta, Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi’nin 31 Ağustos 2016 tarihindeki, “Adil Öksüz korunuyor mu?” başlıklı yazısının yayınlandığı gün arayan Kılıçdaroğlu, “Adil Öksüz konusunda bana 20 gün önce önemli bir bilgi geldi. Adil Öksüz’ün, MİT ajanı olduğuna dair bir istihbarattı” diye konuştu.

Yani Adil Öksüz ile ilgili sözde istihbarat 10 Ağustos 2016 gibi Kılıçdaroğlu’na ulaştırılmıştı. Bir süre sonra iddialar iyice yayıldı ve belgeler havada uçuşmaya başladı. FETÖ’cüler, Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğuna dair “Angaje Formu” ile 15 Temmuz’un MİT kontrolünde bir komplo olduğuna dair ihbar mektubunu 4 Kasım 2016 günü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile o dönem CHP yönetiminde bulunan şimdi İP milletvekili Aytun Çıray ve gazeteci Can Ataklı’ya ulaştırdı. Yetmedi aynı sahte belgeler 18 Kasım 2016 günü “@denizbayrak83” isimli Twitter hesabından paylaşıldı. Sahte belgelerle desteklenmiş yalanlar öyle yayıldı ki, FETÖ ile ilgili ilk kitabı yazmış kişiler tarafından bile ciddiye alınmış, darbe sonrası yazdıkları kitaplara kadar girmişti.

İLK KEZ MİT’İ ARADIM POSTA’DA YAZDIM

2017 yılı başından itibaren tartışma öyle büyüdü, yalana inananlar o kadar çoğaldı ki, konu sadece “yalanlama” ile geçiştirilecek cinsten olmaktan çıktı. Belgelerin doğru olup olmadığının MİT nezdinde araştırılması gerekliydi. İddialar doğru çıkarsa, benim açımdan da “kontrollü darbe” haklılık kazanacaktı. O yüzden hayatımda ilk kez MİT’e ulaşıp, Basın Müşaviri N.Y.’den açıklama istedim. MİT’ten gelen bilgileri, 26 Mart 2017 günü Posta Gazetesi’ndeki köşemde yayınladım. Buna göre, söz konusu “Angaje formu” tamamen sahte, doküman üç ayrı belgeden montajlanarak hazırlanmış. İmza sahipleri M. D. ve S. A., dokümanın düzenlendiği 10 Eylül 2014 tarihinde o görevlerde bulunmuyordu.

Yazımı şöyle bitirdim: “Peki bu sahte belgeyi kim hazırladı? Cevap belli, bu sahte belgeyi kullandıkları maşaları aracığıyla kim servis ediyor ve yalanla tüm dünyayı kandırmayı amaçlıyorsa onlar. Yani 15 Temmuz’a “tiyatro” diyen darbenin planlayıcısı FETÖ’cüler.”

Yazımdan kısa süre sonra da 6 Nisan 2017 günü MİT basın açıklaması ile iddiaları yalanladı.

FETÖ’CÜLER BENİ YANILTMADI

Posta’da 26 Mart 2017 tarihli yazımda; ismini bilmiyordum ama bu sahteciliğin FETÖ tarafından yapıldığından emin olduğumu yazdım. Elbette FETÖ’cüler beni şaşırtmadı. Nitekim, FETÖ yapılanması içinde “MİT mahrem imamı” Salim Zeybek, geçen hafta tam da 15 Temmuz’un 5’inci yıldönümünde internet üzerinden görüntülü bir şekilde sahte belgeyi nasıl hazırladıklarını şöyle anlattı: “Ahmet kod isimli, bir dönem MİT mahrem yapılanmasının sorumlusu olan B.B. Amerika’dan mesaj attı. ‘Adil Öksüz haindir. Bizim onu MİT’le ilişkili göstermemiz lazım. Bu konuda bir çalışma yaptırıyorum. Hazırlanan bir belge var’ dedi. Allah şahit. Dedim ki, ‘Abi hizmet ne zaman böyle işlerin içine girdi hep ayağımıza bacağımıza dolandı. Girmeyelim.’ İşi bana gönderdiklerinde ben de üzerine buldum işte imzayı, işte şuydu buydu neyse ekleyerek birazda rötuş yaparak kendisine geri gönderdim, Twitter’da yayınlandı. Yayınlanan belge sahte bir belgedir.”

KILIÇDAROĞLU’NA SORU: O İSTİHBARATI KİM VERDİ?

FETÖ’nün MİT imamlarından Salim Zeybek’i izlerken içimden, “Amerika’dan ve Türkiye’den koca CHP’yi parmağında oynatan FETÖ’cüler bunlar mıymış?” diye sordum kendi kendime.

Kemal Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ne düşündüler acaba? O sahte belge, 4 Kasım 2016 günü FETÖ’cü “@denizbayrak83@gmail” adresi üzerinden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ile gazeteci Can Ataklı’ya gönderildi.

Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile Aytun Çıray tarafından ertesi gün İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu yapıldı. Savcı Ayhan Yılmaz, 2016/4840 numarasıyla soruşturma açtı. Belgeleri MİT Müsteşarlığı’na sordu. MİT inceleme yapıp 28 Kasım 2016 günü savcılığa gönderdiği yazıda imzası bulunan kişilerin unvanlarının yanlış yazıldığını, amir onaylarının bulunmadığını, belgenin MİT tarafından kullanılan formata uymadığını, MİT’e ait gizli filigran sisteminin belgede yer almadığını, Adil Öksüz ile MİT arasında “hiçbir zaman” irtibat kurulmadığını bildirdi. İzmir Cumhuriyet Savcılığı da 29 Kasım 2016 günü,“e-posta içerisinde anlatılan olayların sahte olarak üretilmiş bir belge ile desteklenmeye çalışılan, gerçeğe aykırı, hukuki ve fiili realiteyle dayanmayan soyut iddialardan ibaret olduğu anlaşıldığından” takipsizlik kararı verdi.

Bunun için, Akıncı Üssü’nde darbeyi yöneten FETÖ’nün sivil mahrem yapılanmasından Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğu yalanını yaymaya başladılar. Böylece kendilerini aklarken, 15 Temmuz’un MİT’in kontrolünde bir girişim olduğuna herkesi inandıracaklardı.

EN KULLANIŞLI ARAÇ

2013’ten beri olduğu gibi bunun için en kullanışlı araç Cumhuriyet Halk Partisi yönetimiydi. Kemal Kılıçdaroğlu, darbenin üzerinden bir ay geçmeden, 2016 yılı ağustos ortasından itibaren, “Kim bu Adil Öksüz, neden serbest bırakıldı” diye sormaya başladı.

Hatta, Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi’nin 31 Ağustos 2016 tarihindeki, “Adil Öksüz korunuyor mu?” başlıklı yazısının yayınlandığı gün arayan Kılıçdaroğlu, “Adil Öksüz konusunda bana 20 gün önce önemli bir bilgi geldi. Adil Öksüz’ün, MİT ajanı olduğuna dair bir istihbarattı” diye konuştu.

Yani Adil Öksüz ile ilgili sözde istihbarat 10 Ağustos 2016 gibi Kılıçdaroğlu’na ulaştırılmıştı. Bir süre sonra iddialar iyice yayıldı ve belgeler havada uçuşmaya başladı. FETÖ’cüler, Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğuna dair “Angaje Formu” ile 15 Temmuz’un MİT kontrolünde bir komplo olduğuna dair ihbar mektubunu 4 Kasım 2016 günü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile o dönem CHP yönetiminde bulunan şimdi İP milletvekili Aytun Çıray ve gazeteci Can Ataklı’ya ulaştırdı. Yetmedi aynı sahte belgeler 18 Kasım 2016 günü “@denizbayrak83” isimli Twitter hesabından paylaşıldı. Sahte belgelerle desteklenmiş yalanlar öyle yayıldı ki, FETÖ ile ilgili ilk kitabı yazmış kişiler tarafından bile ciddiye alınmış, darbe sonrası yazdıkları kitaplara kadar girmişti.

İLK KEZ MİT’İ ARADIM POSTA’DA YAZDIM

2017 yılı başından itibaren tartışma öyle büyüdü, yalana inananlar o kadar çoğaldı ki, konu sadece “yalanlama” ile geçiştirilecek cinsten olmaktan çıktı. Belgelerin doğru olup olmadığının MİT nezdinde araştırılması gerekliydi. İddialar doğru çıkarsa, benim açımdan da “kontrollü darbe” haklılık kazanacaktı. O yüzden hayatımda ilk kez MİT’e ulaşıp, Basın Müşaviri N.Y.’den açıklama istedim. MİT’ten gelen bilgileri, 26 Mart 2017 günü Posta Gazetesi’ndeki köşemde yayınladım. Buna göre, söz konusu “Angaje formu” tamamen sahte, doküman üç ayrı belgeden montajlanarak hazırlanmış. İmza sahipleri M. D. ve S. A., dokümanın düzenlendiği 10 Eylül 2014 tarihinde o görevlerde bulunmuyordu.

Yazımı şöyle bitirdim: “Peki bu sahte belgeyi kim hazırladı? Cevap belli, bu sahte belgeyi kullandıkları maşaları aracığıyla kim servis ediyor ve yalanla tüm dünyayı kandırmayı amaçlıyorsa onlar. Yani 15 Temmuz’a “tiyatro” diyen darbenin planlayıcısı FETÖ’cüler.”

Yazımdan kısa süre sonra da 6 Nisan 2017 günü MİT basın açıklaması ile iddiaları yalanladı.

FETÖ’CÜLER BENİ YANILTMADI

Posta’da 26 Mart 2017 tarihli yazımda; ismini bilmiyordum ama bu sahteciliğin FETÖ tarafından yapıldığından emin olduğumu yazdım. Elbette FETÖ’cüler beni şaşırtmadı. Nitekim, FETÖ yapılanması içinde “MİT mahrem imamı” Salim Zeybek, geçen hafta tam da 15 Temmuz’un 5’inci yıldönümünde internet üzerinden görüntülü bir şekilde sahte belgeyi nasıl hazırladıklarını şöyle anlattı: “Ahmet kod isimli, bir dönem MİT mahrem yapılanmasının sorumlusu olan B.B. Amerika’dan mesaj attı. ‘Adil Öksüz haindir. Bizim onu MİT’le ilişkili göstermemiz lazım. Bu konuda bir çalışma yaptırıyorum. Hazırlanan bir belge var’ dedi. Allah şahit. Dedim ki, ‘Abi hizmet ne zaman böyle işlerin içine girdi hep ayağımıza bacağımıza dolandı. Girmeyelim.’ İşi bana gönderdiklerinde ben de üzerine buldum işte imzayı, işte şuydu buydu neyse ekleyerek birazda rötuş yaparak kendisine geri gönderdim, Twitter’da yayınlandı. Yayınlanan belge sahte bir belgedir.”

KILIÇDAROĞLU’NA SORU: O İSTİHBARATI KİM VERDİ?

FETÖ’nün MİT imamlarından Salim Zeybek’i izlerken içimden, “Amerika’dan ve Türkiye’den koca CHP’yi parmağında oynatan FETÖ’cüler bunlar mıymış?” diye sordum kendi kendime.

Kemal Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ne düşündüler acaba? O sahte belge, 4 Kasım 2016 günü FETÖ’cü “@denizbayrak83@gmail” adresi üzerinden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Aytun Çıray ile gazeteci Can Ataklı’ya gönderildi.

Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile Aytun Çıray tarafından ertesi gün İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu yapıldı. Savcı Ayhan Yılmaz, 2016/4840 numarasıyla soruşturma açtı. Belgeleri MİT Müsteşarlığı’na sordu. MİT inceleme yapıp 28 Kasım 2016 günü savcılığa gönderdiği yazıda imzası bulunan kişilerin unvanlarının yanlış yazıldığını, amir onaylarının bulunmadığını, belgenin MİT tarafından kullanılan formata uymadığını, MİT’e ait gizli filigran sisteminin belgede yer almadığını, Adil Öksüz ile MİT arasında “hiçbir zaman” irtibat kurulmadığını bildirdi. İzmir Cumhuriyet Savcılığı da 29 Kasım 2016 günü,“e-posta içerisinde anlatılan olayların sahte olarak üretilmiş bir belge ile desteklenmeye çalışılan, gerçeğe aykırı, hukuki ve fiili realiteyle dayanmayan soyut iddialardan ibaret olduğu anlaşıldığından” takipsizlik kararı verdi.

Aynı konuda 7 Nisan 2017 günü yazdığım yazıda, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na şu soruyu yöneltmiştim, tekrar ediyorum:

“Sayın Kılıçdaroğlu,

FETÖ’cü Salim Zeybek tarafından hazırlanan Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğuna dair belgeler 4 Kasım’da size ulaştı. Oysa Abdulkadir Selvi’ye verdiğiniz bilgiye göre; bu konudaki istihbarat 2016 Ağustos ayı ortasında size gelmiş. Adil Öksüz’ün MİT ajanı olmadığı sizin şikâyetiniz sonucu açılan soruşturma ile anlaşıldığına göre tek bir sorun var; Darbeden 1 ay geçmeden Adil Öksüz ile ilgili o sahte istihbaratı size kim verdi?”

Cevabı düşünün, size kaset izlettirenler, “kontrollü darbe” raporu yazdıranlar, “AKP’de ByLock’çu 4 bakan 80 milletvekili var” diye açıklama yaptırarak sizi kullananlar aynı FETÖ’cüler olabilir.

KAYNAK: HÜRRİYET

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner60

banner64

banner49

banner63