KÜLTÜR-SANAT

18. İstanbul Bienali 20 Eylül'de başlıyor

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2007–2036 Bienal Sponsoru Koç Holding'in desteğiyle düzenlenen 18. İstanbul Bienali, 20 Eylül'de kapılarını açıyor. Üç Ayaklı Kedi başlıklı bienalin küratörlüğünü Christine Tohmé üstleniyor

Bienalin, “kendini koruma” ve “gelecek olasılıkları” temaları etrafında şekillenen ilk ayağında, 30’u aşkın ülkeden 47 sanatçının eserleri Beyoğlu-Karaköy hattında yer alan 8 farklı mekânda sergilenecek. Bienalde sergilere, performanslar ve film gösterimlerinden oluşan bir kamusal program eşlik edecek.

18. İstanbul Bienali’nin ayrıntılarını paylaşmak üzere, 16 Eylül Salı sabahı bienalin sergi mekânları arasında yer alan Eski Fransız Yetimhanesi Bahçesi’nde bir basın buluşması düzenlendi.

İstanbul Bienali tarihinde ilk kez üç yıla yayılan bir yapıyla tasarlanan 18. İstanbul Bienali’nin hazırlık sürecine dair deneyimler, mekân ve sanatçı seçimleri ile kamusal programın ayrıntıları, küratör Christine Tohmé ve İstanbul Bienali Direktörü Kevser Güler’in gerçekleştirdiği söyleşide paylaşıldı.

Basın buluşmasında, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve 2007–2036 yılları arasında bienalin sponsorluğunu üstlenen Koç Holding adına Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç da birer konuşma yaptı.

İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı konuşmasında “İKSV’nin 1987 yılından bu yana düzenlediği İstanbul Bienali, kentimizi küresel bir kültür-sanat merkezi hâline getirme vizyonumuzun en önemli adımlarından biri. Uluslararası sanat gündemine yön veren eğilimleri yansıtan, yeni tartışmalar açan, şaşırtıcı, düşündürücü, besleyici ifade biçimleri sunan bu etkinliğin nitelikli sergi ve etkinlik programlarının yanı sıra çokkatmanlı bir diyalog alanı sunmasıyla da İstanbul’un sanat yaşamına katkıda bulunduğu için mutluluk duyuyoruz. Bienalde Türkiye ve yurtdışındaki kültür-sanat evreni arasında anlamlı bir etkileşimin kurulması için çaba sarf ediyor, gençlere ve çocuklara yönelik öğrenme programlarımızla, öğrenciler, mülteciler ve farklı engel gruplarına yönelik ücretsiz rehberli turlarımızla ve her seferinde büyük ilgi gören ücretsiz resimli çocuk kitabımızla, güncel sanat beğenisinin ve sevgisinin geniş kitleler tarafından benimsenebilmesi için çalışıyoruz. Bu sergiye hayat veren değerli küratörümüz Christine Tohmé’ye, yaratıcılıklarıyla bienali var eden sanatçılarımıza, serginin gerçekleştirilmesine emek veren tüm ekibimize ve bienalin ziyaretçilerle ücretsiz olarak buluşabilmesini mümkün kılan bienal sponsorumuz Koç Holding başta olmak üzere bienale destek veren tüm kurum ve kuruluşlara gönülden teşekkür ediyorum, dedi.

2007-2036 Bienal Sponsoru Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç ise Koç Topluluğu olarak kültürel sürekliliğe yönelik desteklerini, toplumsal sorumluluklarının önemli bir parçası olarak gördüklerini belirterek, bu kapsamda İstanbul Bienali’nin 2007-2036 yılları arasında üstlendikleri ana sponsorluğunu da gururla sürdürdüklerini vurguladı. Koç, “Önümüzdeki yıl, Topluluğumuzun 100. kuruluş yıl dönümünü idrâk edeceğiz. Bir asra yaklaşan ve her adımla dönüşen ve dönüştüren bu yolculukta, geleceğe yönelik duyduğumuz toplumsal sorumluluk bilincinin, en az ticari başarılar kadar önemli olduğuna gönülden inanıyoruz” diye konuştu. “İçinden geçtiğimiz çağın belirsizliği ve çok boyutlu zorlukları, hepimizin mâlûmudur” diye devam eden Koç, sanâtın sunduğu özgürlük alanlarına, yaratıcı cesârete ve derinlikli sorgulamalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Koç, “İstanbul Bienali, düşünceyi, sezgiyi ve yaratıcılığı sanâtın farklı anlatım biçimlerinde buluşturarak, sanâtçılara eleştirel üretim için özgürlük alanı sunmaktadır. Bu sebeple, Bienal’in İstanbul’a ve ülkemizin uluslararası itibârına çok büyük katkısı olduğuna inanıyorum,” dedi.

ÜÇ AYAKLI KEDİ'NİN İZİNİ SÜREN BİENAL

18. İstanbul Bienali, bu yıl alışılmış bienal formatlarının ötesine geçerek, üç yıla yayılan özgün yapısıyla sanatseverlerle buluşuyor. Küratör Christine Tohmé tarafından Üç Ayaklı Kedi başlığıyla kurgulanan bienalin ilk ayağı, 20 Eylül – 23 Kasım 2025 tarihleri arasında, İstanbul’un Beyoğlu Karaköy hattında yer alan 8 farklı mekânda bienal sponsoru Koç Holding’in katkılarıyla ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.

Bienalin ilk ayağına davet edilen 47 sanatçı; atölye ziyaretleri ile sanatçı buluşmalarının yapıldığı ve 31 Ekim–15 Aralık 2024 tarihleri arasındaki açık çağrıya gelen dosyaların değerlendirildiği kapsamlı bir araştırma sürecinin sonucunda belirlendi.

Açık çağrı süreci, 18. İstanbul Bienali’nin küratoryal araştırma sürecinin en önemli adımlarından biri oldu. Küratör Christine Tohmé üç ay boyunca 105 ülkeden yaklaşık 1.500 sanatçının başvurusunu inceledi ve ardından serginin kavramsal çerçevesiyle örtüştüğünü düşündüğü isimlerle görüşmeler yaptı.

Bienalin ikinci ayağı 2026 yılında İstanbul Bienali Akademisi’nin kurulması ve sanat inisiyatiflerinin katılımıyla düzenlenecek kamusal programlarla devam edecek. Bienal 2027’deki üçüncü ve son ayağı kapsamında gerçekleştirilecek atölyeler, performanslar ve nihai bir sergiyle tamamlanacak.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bienal küratörü Christine Tohmé, bienal için kaleme aldığı kavramsal çerçeve yazısında üç ayakta tamamlanacak bu bienali bir kediye benzettiğini belirtiyor ve şöyle ekliyordu: “Giderek hızlanan yıkım, zorunlu göçler ve önü alınamayan krizler tüm ufukları ve gelecek olasılıklarını paramparça ediyor. Sürekli daralan bir şimdiyle karşı karşıya kalan bedenlerimiz, pek çok saate ayak uydurmaya zorlanıyor: kimisi hızlı kimisi yavaş kimisi bozuk. Bir sendeleyip bir ileri atıldığımız ikili bir devinim içine hapsolmuş, dengede durabileceğimiz adımı atmaya çabalıyoruz. Tıpkı kedi gibi biz de kendi etrafımızda dönüyor, kıvrılıyor, kaybolup yeniden ortaya çıkıyoruz. Yönümüzü bulmaya çalışırken, dinlenmeyi öğreniyor, bir yandan da korunmaya ve onarılmaya muhtaç parçalarımıza sahip çıkıyoruz.”

Tohmé, sanatçılara yaptığı açık çağrıda da bienalin odaklanacağı temaların çerçevesini aşağıdaki sorularla çizmişti:

Kırılganlık ve tekrar eden krizlerle karşı karşıya kaldığımızda, maddi koşullar ve güvensizlik hissi günlük hayatımızı nasıl etkiliyor? Kendimizle, bedenlerimizle ve toplumla olan ilişkimiz nasıl şekilleniyor? Soluklanabileceğimiz alanları nasıl yaratıyoruz? Alışılmadık dayanışma biçimlerini ve direniş için karşı-stratejileri nasıl keşfediyoruz? Onarmanın ve ileriye yönelik hayal kurmanın kol kola ilerlediği bir hareket, nasıl gelecekler tasavvur etmemize olanak tanıyor? Dünyalarımız aynı anda hem kâbuslara hem düşlere; hem geçiciliğe hem dayanıklılığa yer açacak şekilde çözülürken, bu dünyalarda yaşamaya nasıl devam edebiliriz?

18. İSTANBUL BİENALİ MEKANLARI VE SANATÇILARI

İstanbul Bienali’nin bu edisyonunda sergi mekânlarının seçiminde belirleyici unsurlardan biri fiziki yakınlık oldu. Beyoğlu-Karaköy hattında konumlanan sekiz sergi mekânı ziyaretçileri, bienali yürüyerek keşfetmeye davet ediyor. Bu sayede ziyaretçiler, ulaşım zorluklarıyla karşılaşmadan sergiler arasında özgürce dolaşabiliyor; yol boyunca molalar vererek şehrin dokusuyla ve sergiyle bütüncül bir deneyim kurabiliyorlar.