2. CHEMTRAİL KONFERANSI

Kerbela haftasında, Hicri Takvimin ilk haftasında, Haram bir ayda İKLİM YASASI meclisten geçirildi.

Siyaset vekalet müessesesidir, velayet değil. Ayet açık: “Ve emruhum şura beynehum”.. Halka sorulmadan önce ilim sahiplerinin efradına cami, ağyarına mani bir şekilde konuyu ortaya koymaları gerekirdi. Ama durum ortada. Biz yasama, yürütme, yargı ayrılacak zannederken, hepsi tek elden yönetiliyor artık.

Neyse ki, bugün tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bize gösterileceği bir gün var. Ve herkesin aklından ve kalbinden geçenleri, kriptolu yazışmaları, kapalı kapılar arkasında konuşulanları bilen, kadiri mutlak, hüküm sahibi bir Rabbimiz var.. O gün zalimlerin ve onlara yardım eden ya da onların yaptıkları karşısında sessiz kalanların, salondan dışarı çıkmakla kurtulacaklarını sananların  hesablarının görüleceği bir gün var.

Bugün ilki Ankara’da yapılan Chemtrails konferansının 2.si, bir ay gibi bir aradan sonra İstanbul’da yapılıyor.

Bugün aynı zamanda 10 Muharrem yani, Kerbela’nın yıldönümü.. Artık günümüzde gelinen noktada “Her gün Aşura, her yer Kerbela”.. Bütün zulümler, aynı Şeytanın eseridir. Gazze ya da Lübnan’da, İran’da, çevremizde  yaşananlar, ya da GlobalReset aynı kaynaktan gelen fitne ateşini işaret ediyor. Dünya Satanist, Siyonist, Pedefolik bir saldırı tehdidi altında.

Eğer dikkatli bir kişi iseniz, CoVID günlerini, mRNA konusunda yaşananları hatırlayın, aynı şey bugün İklim ChemTrails konusunda yaşanıyor. Aynı şey Kenevir konusunda yaşanıyor. Aynı şey Akıllı şehirler, akıllı evler, arabalar, telefonlar konusunda yaşanıyor.

Aslında Chemtrails saldırıları İnsanlığa karşı dünya ölçekli bir saldırının bir parçası. “Hiç kimse dünyada olup bitenleri, görmezden, duymazdan bilmezden gelme hakkına sahip değildir” diyoruz da, Maalesef, siyaset, bürokrasi, akademi, Media, STK, sermaye büyük ölçüde kontrol altına alınmış durumda, onun için de sesleri pek çıkmıyor.. İnsanlar zihnen teslim alınmış gibi görünüyor. Tepedeki VIP ve CIP’ler de sanki MOSSAD ve CIA’nın elindeki Epstein dosyalarının korkusunu yaşıyorlar. Biz bunları söylüyoruz da, birileri de inatla ve ısrarlar İKLİM yasasını meclisten geçirmeye çalışıyorlar. Tabi iş GlobalReset çetesine gelince iktidar da, muhalefet de sus-pus. Bu gibi konularda İktidar muhalefet farkı kalmıyor, AK Parti-CHP, MHP-DEM aynı çizgide buluşuyor.

Aslında Chemtrails ile ilgili bir yasa mı var? Bunun bütçesi hangi kaynaktan sağlanıyor, kim denetliyor açıklanıyor mu? İklim konusunda Paris anlaşması hükümleri ülkemizde yasa çıkmadan da uygulanmaya başlandı devam ediliyor. Paris anlaşmasını imzalayıp gelince, bilim kurulu, politika kurulları toplanıyor, imzalanan anlaşmaya uygun bir stratejik eylem planı hazırlanıyor. Bakanlıklara bir genelge gönderiliyor buna göre, bakanlıklarda tamimle ülke genelinde uygulamayı başlatıyor. Bütçesi de imzaladıkları anlaşmanın fonundan sağlanıyor. O paralarda ilgili kurumlar üzerinden yetki verilen danışman ve icracı şirketlere aktarılıyor. Bu şekilde bu konuda bir dönüşüm sağlanıyor. Yasayı mızrağı çuvala sığdırmak için çıkartmak istiyorlar. Bu hiçbir hukuk devletinde asla olmayacak, olmaması gereken bir durum.

Bakın, karbon ayak izi filan diyorlar da, yahu Kenevir oksijen fabrikası gibi bir bitki, havayı, suyu toprağı temizliyor. Türkiye’nin bir çok ithal kalemini tek başına karşılayacak bir bitki, bütün dünyada serbest bırakıldı ama ona gelince, şerre gaz verirken hayırlı bir şeye fren oluyorlar.

Öte yandan bir çok ülke ChemiTrails’i yasakladığı gibi, kendi ülke sınırlarına yakın uçakları vurmakla tehdit eden ülkeler de var.

Bu konu aslında kimyasal savaş konusu, ülkemiz bir saldırı altında.. Evet savaştayız. Siyasi emellerini uluslararası sistemin emelleri, şahsi menfaatlerini GlobalReset çetesinin menfaati ile tevhid eden mütegallibe çevreler tarafından zehirleniyoruz.

Aslında bu proje GlobalReset ve  TransHumanizm projesinin devamı. CoVID, mRNA, Neura Link, StarLink, Nesnelerarası iletişim 5G, Akıllı evler, arabalar, şehirler, Karbon ayak izi aslında hepsi birbiri ile doğrudan ve dolaylı olarak ilişkili senaryolar. Global bir tehditle karşı karşıyayız ve bu global tehdide karşı global bir cephede yerimizi almamız gerek. Bu anlamda tüm dünyanın akıllı, dürüst, bilgili ve cesur insanları ile yardımlaşmamız gerek.

Bu konuda yasama, yürütme, yargı ile ilgili ayrı çalışma grupları kurmamız gerek. Sosyal media’yı etkin bir şekilde kullanma yanında, tüm media alanlarında çalışacak komisyonla kurmamız gerekiyor. Ciddi bir Hukuk komisyonuna ihtiyacımız var. Her vakıf, dernek, sendika, odalar da temas gruplarımız olmalı. Akademik anlamda yardım edecek bilim kurulları olmalı. Yakında Meclis tatile girecek, Milletvekilleri seçim bölgelerine gidecek. Biliyorum çoğu sizi dinlemek istemeyecek, bilmek istemiyorlar çünkü. Sorularınıza cevap da vermeyecekler / veremeyecekler, ama siz yine de söyleyin ve sorular sorun. Belki bir gün anlarlar..

Sanayicisi, Tarımla uğraşanlar, ticaret yapanlar, esnaf, gençler, çocuklarının geleceğini düşünen anneler, geçinemeyen emekliler, asgari ücretliler, dağılan ailelerin yakınları, yargıdan, rüşvet, torpil, yolsuzluktan, fuhuştan, uyuşturucudan, kumardan, israftan şikayeti olanlar, sesinizi yükseltin. Bugün Chemistrail konferansı var. Bu konu, hava, su, toprakla ilgili bir konu. Tepemizden zehir yağdırıyorlar, bilgi de vermiyorlar. Bundan sadece insan dan etkilenmiyor, bitkiler, hayvanlar ve insanlar da etkileniyor. Evet bugün, 10 Muharrem Aşure günü vesilesi ile buradan başlayarak, her türlü haksızlık, zulüm ve sömürüye karşı sesimizi yükseltelim ve devam edelim. Kesintisiz bir eylem süreci başlatalım, Sosyal Mediayı kullanalım, e-mail gönderelim, partileri,  STK’ları, Media’yı ziyaret edelim. Tabi hukuk içinde kalarak, güzel söz ve hikmetle, insanların aklına ve vijdanına hitap ederek, dini kavramlar üzerinden, tarihten örnekler vererek ve sabırlı bir şekilde..

Unutmayalım, ibadetin çok olanı değil, sürekli olanı makbuldür.

Hangi partiden iseniz, hangi cemaat, vakıf, dernek, sendikadansanız, herkes önce kendine yakın çevreden başlasın ve sonra da farklı kesimden gelen insanlar ortak platformlarda buluşarak seslerimizi yükseltelim.

Eğer gittiğiniz kişiler ya da kuruluşlar size kaba davranıyorlarsa, sizi dinlemiyorlarsa, parti, vakıf, dernek, oda sendika fark etmez, basın istifanızı gidin, istifa sebebinizi de açıkça yazın. Onları vekaleten görev yapıyorlar. Kendilerini fil gibi görüyorlar, sizi karınca gibi. Karıncalar kafalarını kullanırlarsa kibirli filleri kovalarlar. Yeterli akıllı, bilgili, dürüst ve cesur olalım. Yeter ki birlikte olalım, Adil şahitler olalım ve adaletten ayrılmayalım. Haksızlık da yapmayalım. Haklı olmak kimseye haksızlık etme hakkı vermez. Bir topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemeli.

Ben Kenevir konusunun da bu süreçte son derece önemli hayati bir konu olduğunu düşünüyorum. Her yer dijitalleştirildi. Tepemizde Starlink’ler dolaşıyor, dronlar dolaşıyor. Kenevir en iyi oksijen üretişi olmasının yanında en iyi radyasyon emici. Radyoaktif kirlenme bütün canlılar için ciddi bir sorun. Kenevir ziraatı ve kenevir ürünlerinin kullanılması bu anlamda hayati bir öneme sahip.  Kenevir bitkiler ve hayvanlar içinde bir rahmet vesilesi, sadece insanlar için değil. Bu konuda internette çok ciddi yayınlar var. Lütfen özellikle ziraatla ilgilenenler bunları okumalı.

Kenevire karşı olanlar, geni ile oynanmış hayvanlara, tohumlara karşı değiller. Kenevire karşı olanlar zirai zehirlerin bitkilere, hayvanlara dolayısı ile insanlara verdikleri zararlara karşı da sessizdirler. ChemTrails konusunda da sessizdirler. Kenevire esrar bahanesi ile karşı çıkarken, Metamfetaminden söz etmiyorlar. Herkes hapçı olmuş, umurlarında mı? Tiner, Aseton, bir takım yapıştırıcılar,  yasaklansın diyeni duydunuz mu? Piyasadaki bir çok kanserojen maddeye karşı sessizdirler.  Gıda sektöründeki tadlandırıcı, raf ömrünü uzatıcı, koruyucu, renklendirici, kıvam artırıcı bir çok kimyasala karşı çıkan var mı? Plastik ambalajlar ve aluminyum kutulardaki yiyecek ve içeceklerin insan sağlığına ve çevreye verdiği zarardan söz eden var mı?

Bu çifte standarda sahip kişileri ve kuruluşları bir kenara not edelim. Uyaralım, eğer dinlemiyorlarsa, o zaman biz de onları boykot edelim..

Bu konular, sadece bizim değil, çocuklarımız için de, ülkemizin geleceği içinde, ahiret hayatımız içinde önemli konular. Biliyorsunuz “Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz Şeytanlardır” Susmayalım. Bizim sessizliğimiz onların cür’et ve cesaretini artırıyor.

Selam ve dua ile.