7 Haziran sonrasının bir benzeri 31 Mart sonrasında oluyorsa… Ya da Ak Parti’de neler oluyor

Bu bir yerel seçim olmasına rağmen sanki 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden sonra yaşananların bir benzerini yaşıyor Ak Parti farkında mısınız?

7 Haziran’da oluşan Meclis aritmetiğine göre Ak Parti tek başına hükümet kurma çoğunluğunu elde edememişti. Yüzde 41 ile birinci partiydi ama tek başına hükümet kurma çoğunluğu yoktu.

Ak Parti’de dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun da içinde olduğu bir grup, “Toplumda birikmiş olan gazın, CHP ile kurulacak ‘Büyük Koalisyon’ ile atılabileceği”ne inanıyordu.

Medyada da bu görüşü savunan epeyce bir kalemşor vardı!

***

Seçimin ertesi günü yazdığımız ve 9 Haziran 2015’te Star gazetesinde yayınlanan yazımızda, “Ak Parti olmayanı göstermeli” dedik. “Becerebiliyorlarsa muhalefetin hükümet kurmasını, Ak Parti’nin ise hiçbir koalisyonun içinde yer almaması gerektiğini” söyledik. O yazıya Ak Parti içinden çok büyük tepki geldi. Hatta, “Yazını ikinci bir yazı ile tadil edersen iyi olur. Zira Ak Parti’nin tek başına hükümet olma dönemi bitti” diye uyarılar da aldık.

O günden sonra yine “koalisyonlara karşı” yazılar yazdık. Davutoğlu ve arkadaşları CHP’nin o günkü Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve ekibiyle uzun süre “istikşafi” görüşmeleri yaptı fakat hükümet kurmayı başaramadı.

Aynı tarihlerde muhalefette yer alan MHP lideri Devlet Bahçeli’ye “Başbakanlık” teklifi bile yapıldı. Hatta, DEM’in o günkü ismi BDP tarafından Bahçeli’ye “dışarıdan destek” sözü bile verildi.

Sonuçta, Türkiye bir erken seçime gitti ve Ak Parti bu kez yüzde 49.5 ile tek başına iktidar oldu.

Yine 7 Haziran seçim sürecinde “Erdoğan sahaya indikçe Ak Parti’nin oyları düşüyor” yorumlarını yapanlar yine Ak Parti içindeki bazı kesimlerdi.

 O dönem kayıt düştüğümüz bir gerçeği de hatırlatıp bu güne gelelim.

Erdoğan dönemi bitti. Bizim dönemimiz başladı” diyen Ak Parti Milletvekillerinin sesleri Meclis koridorlarında yankılanıyordu.

Ve, “Erdoğan’ı Beştepe’ye hapsetmek isteyenler” yine Ak Parti’nin içindeki bir gruptan başkası değildi.

Köprünün altından çok sular aktı. O isimler Ak Parti’den tasfiye oldu. O kalemşorlar, bugün en şedid muhalif kalemlere dönüştü.

***

O günleri hatırlatmamızın bir nedeni var.

Bugün 31 Mart yerel seçimlerinden sonra sanki Ak Parti ve MHP’nin ana omurgasını oluşturduğu Cumhur İttifakı Meclis çoğunluğunu kaybetmiş gibi davranan Ak Partililer var. Farkında mısınız?

Yine, sanki 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra “Toplumda büyük bir gaz oluştu, CHP ile Büyük Koalisyon kuralım” diyenlere benzer bir şekilde, “Yerel seçimler sonrasında bir yumuşama iklimi oluşturalım. Bunun yolu Anayasa değişikliğini CHP ile  birlikte yapmaktır.  CHP ile uzlaşı, toplumdaki gazı alır” diyen Ak Partililerin şu anda aktif olarak rol alıyor.

“YEREL SEÇİMLERDEN ZAFERLE ÇIKAN ERDOĞAN’I KİMSE TUTAMAZ” DİYENLER AK PARTİLİ OLABİLİR Mİ?

Burada seçim sürecinde kulağımıza gelen ama o dönemde pek ihtimal vermediğimiz bir iddiayı tam da bu süreçte kayıtlara geçirmek isteriz.

İddia şuydu: “Erdoğan, yerel seçimlerden de büyük bir zaferle çıkarsa, bir şekliyle bir dönem daha cumhurbaşkanlığına adaylığını koyar. O nedenle, yerel seçimlerden güçlü olarak çıkmaması lazım” diyen Ak Parti içinde bir grubun varlığından söz edildi.

Elbette bu bir iddiadır. Ama bugün sonuçları itibariyle baktığımızda doğruluk payının olma ihtimali yüksektir. Ak Partili bazılarının seçimlerden sonra geçen 1 ay içerisindeki psikolojisi bunun göstergesidir. Olup bitenden doğrudan sorumlu olanların bir kısmının hala olup biten ile yüzleşmediği gerçeği iddianın doğruluk olasılığını artırmaktadır.

Hala, “Sorumlu sizsiniz” dendiğinde, arkalarına bakıp başkalarına işaret ettiklerini gördükçe, iddianın iddia olmaktan çıktığını düşünmek hakkımızdır.

Hele hele, “Ak Pari,MHP’ye mecbur mudur? Cumhur İttifakı ile buraya kadar” diyerek ittifakı bitirip Erdoğan’ın arkasındaki “çoğunluğu” azınlık haline getirmek isteyenleri gördükçe iddianın bir hakikate doğru evrildiğini düşünmek hakkımızdır.

***

Maalesef olup biten, yerel seçim sürecinde kulağımıza gelen iddianın doğruluğunu teyid eder mahiyettedir.

Şayet bu iddia yalan olsa idi, son bir aydır Ak Parti’de yaşananlar bambaşka olurdu.

7 Haziran 2015 seçiminden sonra Ak Parti içinden bir kanadın, “yalnızlaştırılmak” istediği, “Beştepe’ye hapsedilmek” istediği Erdoğan, oyunu görmüş gereğini yapmıştı.

CUMHUR İTTİFAKI’NI KADÜK YAPMAK, YÜRÜTMENİN ÇOĞUNLUĞU KAYBETMESİ ANLAMINA GELMEZ Mİ?

31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra yine Erdoğan’ın “bir daha aday olmasını istemeyen” Ak Parti içindeki bir kanadın, CHP’yi araşsallaştırarak Cumhur İttifakı’nı kadük bırakma teşebbüsünü görüyoruz.

Bu teşebbüsün, yürütmenin arkasındaki “çoğunluğu” bitireceği aşikar değil mi?

O haliyle hükümetin bir nevi “Azınlık Hükümeti” haline dönüşeceği aşikar deği mi?

Biz şimdilik sadece soruyoruz.

Takipteyiz.

Muhatabına Not: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, hem gücünün farkında, hem sınırlarını bilen bir lider olduğunu en yakınındakilerin ıskaladığının farkında mısınız? Bu ya akıl tutulmasıdır, ya da başka bir hesaptır.

Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner..!

Kaynak: haber7