İnsanı insan yapan, ruhunuzun derinliklerine işlemiş olan milli ve manevi değerlerimizdir. Ve bu değerlerin küçük yaşta kazanılması meselesi, sanıldığı gibi sadece ahlâkî bir konu değil, aynı zamanda psikolojik, sosyolojik ve ekonomik açıdan hayati bir stratejidir. Çünkü bugünün küçüğü yarına yapılan yatırım, emek, politika.. demektir.
Bu mevzuyu paikososyoekonomik olarak biraz irdelemek istiyorum.
Psikolojik açıdan ele aldığımızda “Aidiyet ve Güven” kavramları temelde karşımıza çıkıyor.
Bir çocuk düşünün. Dünya, onun için kocaman, karmaşık ve ürkütücü bir yer. İşte bu noktada milli ve manevi değerler, ona sağlam bir liman oluyor. "Ben bu ailenin, bu milletin bir ferdiyim" duygusu, aidiyet hissi veriyor. "Doğru olan budur" netliği, içsel enfüsî bir güven inşâ ediyor. Bu da çocuğun karakter iskeletidir. Bu iskelet ne kadar sağlamsa, hayatın fırtınalarına karşı o kadar sağlam ve durabilir. Toprak ne kadar derin olursa üzerinde yetişen ağaç ve bitkiler o kadar sağlam kök salabilirler. Derin olmayan topraklarda ağaç büyük olsa bile devrilmesi kolay olmaktadır.
Sosyolojik Faydası: Toplumsal Çimento
Toplum ortak değerler etrafında kenetlenmiş bireylerden oluşur. Paylaşma, yardımlaşma, saygı, hoşgörü, ahlâk, erdem... Bunlar, manevi dünyamızın bize kazandırdığı ve toplumsal hayatı mümkün kılan "sosyal becerilerdir". Bu beceriler, kabiliyetler çalışarak elde edilir. İnsan ne kadar üzerine düşerse o kadar meleke kesbeder işte kalifiye olur.
Aynı tarih bilinci ve vatan sevgisi etrafında toplanmak ise, "biz" bilincini oluşturur. Bu bilinç olmadan, toplum olmaz; sadece yığın olur. Birbirine güvenmeyen, saygı duymayan, narsist, sadist bireylerden oluşan bir toplum, en küçük bir sarsıntıda dağılmaya mahkûmdur. Bu sebeple toplumun çimentosu, harcı, mayası milli ve manevi değerlerimizdir.
Ekonomik Getiri: Görünmeyen Sermaye
Ekonomi denince akla hep rakamlar, yatırımlar gelir. Oysa ekonominin en değerli sermayesi, "güven"dir. Güvenli zamanlarda piyasalar sakın seyrederken güvensiz piyasalar daima dalgalıdır.
Sözüne güvenilen, emânete hıyânet etmeyen, doğruluktan şaşmayan, çalışkan bireyler, sağlıklı bir ekonominin temelidir. Küçük yaşta kazanılan "helal kazanç" ve "alın teri" bilinci, ileride iş dünyasının en değerli etik pusulası olur. Dedem ticaretle uğraştığı zamanlarda güvenilir birisi olduğu için büyük firmalar bile ‘bize amcanın sözü senettir’ diyerek ticarette yapmıştır. Dedem gibi milli ve manevi değerlere sahip insanlar ekonominin de bu açıdan mayası, çimentosudur.
Ülkesini seven, onun kalkınması için çalışan nesiller ise, "milli ekonomi"nin motor gücüdür. Sosyal uyumun getirdiği düşük suç oranları ve azalan denetim maliyetleri de, ekonominin önündeki görünmez engelleri kaldırır.
Geleceğe Yatırım
İnsanı makinada ve diğer mahlûkattan ayıran en güçlü yanınız, bu değerler sisteminizdir. Hayvanın ve makinanın değerleri olmaz. Bu değerler sisteminin en iyi şekilde aktarılacağı yer, aile ocağı ve okul sıralarıdır. En verimli zaman ise, zihnin ve kalbin en berrak, en etkiye açık olduğu 0-6 yaş çocukluk yıllarıdır.
Bu yaşlar içerik yüklemesi değil, bir ruh inşâsıdır. Toplumsal döngünün sistematiğidir. Bunu başarabilen toplumlar, sadece bugünü değil, yarını da inşâ etmiş olur.
Unutmayın, bugün çocuklarımızın kalbine ekeceğimiz her bir değer tohumu, yarının daha güçlü, daha huzurlu ve daha müreffeh Türkiye'si için atılmış en değerli adım olacaktır. Bu sadece Türkiye için değil bir dünya için yatırım olacaktır. Kelebek etkisi gibi iyilik de kötülük de birbirini besleyip döngü oluşturur. Yatırım, önce insana, insanın da en hassas olduğu çağa yapılır. Bu yatırım manevi olarak akıl, kalp ve ruh merkezlidir.
Değişen ve dönüşen dünyada milli ve manevi değerlerini gelecek nesle aktaran devletler varlığını devam ettirirken, aktaramayan devletler ismen var olsa bile embesil bir yığın hâline gelip sürekli tüketim kültürüne mahkûm olacaktır.
Selâm ve selâmet milli ve manevi değerleri uğurluna say u gayret edenlere olsun.
Muhammed Numan Özel