Putin Batı'yı nükleer silahla tehdit etti. Kılıçdaroğlu'na, Akşener'e kalsa o tehdidi biz de ensemizde hissediyor olabilirdik

Mehmet Acet

22 Eylül 2022 Perşembe 09:30
Putin Batı'yı nükleer silahla tehdit etti. Kılıçdaroğlu'na, Akşener'e kalsa o tehdidi biz de ensemizde hissediyor olabilirdik

Önce, iki yakın kurmayı dikkatleri üzerlerine toplayacak açıklamalar yaptı.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, "Bir veya iki ay içinde dünya, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş büyüklükte bir çatışmaya girebilir" dedi.

Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, "Durum çok ciddi. Tehlikeli bile diyebilirim" deyip orduya savaş durumuna geçme talimatı verdi.

Dün sabah saatlerinde ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin sahne aldı, Rus halkına seslenip kısmi askeri seferberlik kararını ilan ettikten sonra, Batı’yı nükleer savaşla tehdit etti.

"Rusya’nın Batı’dan daha modern nükleer silahları var. Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse tüm silahları kullanacağız" dedi.

Putin, "nükleer silah" tehdidini ilk defa dillendiriyor değil tabi.

Ancak 7 aydır bir türlü hedeflerine ulaşamadığı Ukrayna işgalinde bu kadar sıkıştıktan sonra nükleer kartına yönelmesi üzerinde, normal zamanlardan farklı olarak ayrıca ve daha fazla durmak gerekir.

UKRAYNA İŞGALİNDE ÜÇÜNCÜ DÖNEM SÜRPRİZLERE DAHA FAZLA GEBE

24 Şubat’da başlayan Ukrayna işgali için 21 Eylül yani dün itibarıyla üçüncü faza geçildiğini söylemek hiç de yanlış olmayacaktır.

7 ay önce özgüvenin zirvelerinde dolaşan Putin, Hitler’in İkinci Dünya Savaşı’ndaki Yıldırım Harekatından ilhamla, Ukrayna’nın nefesini bir hafta içinde kesip ülkeyi teslim alabileceğini düşünmüştü.

Ama olmadı.

Ağır kayıplar verdikten sonra Başkent Kiev ve ülkenin kuzeyinden askerlerini çekmek zorunda kaldı.

Devamında ülkenin doğusunda yer alan Rus nüfusun yoğunlukta olduğu Donbass bölgesine yöneldi.

Daha düşük yoğunluklu bir savaş ve daha zamana yayılmış bir stratejiyle başta yine ilerlemeler kaydetti.

Ancak, son birkaç hafta içinde Ukrayna ordusu, Batı’dan destek olarak gelen etkili silahların da katkısıyla, Rus ordusuna yeni hezimetler yaşattı.

Putin’in Batı’ya dönük nükleer tehdit açıklamasının, hedef küçülterek yöneldiği Dombas’ta bile tutunmasının zora girdiği bir döneme rastlamış olmasını özel olarak not edelim.

Şurası kesin:

"Köşeye sıkışmış bir Putin nükleer silahlara yönelir mi" sorusu, bugün için çok daha ciddi bir soru olarak karşımızda duruyor.

Ve, dünyanın daha fazla sürprize açık, daha fazla yayılma istidadı gösteren bir savaş dönemine girmiş olma ihtimali ciddi anlamda artmış görünüyor.

TÜRKİYE İYİ Kİ DENGE POLİTİKASI İZLEMİŞ

Şimdi gelelim, Ukrayna savaşının bizi ilgilendiren kısmına.

Bilindiği üzere Türkiye bu savaşta, aktif bir denge politikası izliyor.

Bir ayağında Rusya’nın işgaline karşı net bir şekilde karşı durup, Ukrayna’yı fiilen destekleme, öbür ayağında ise Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara katılmama kararı var bu politikanın özünde.

Hatırlatalım, Cumhurbaşkanı Erdoğan, işgalin ayak seslerinin duyulduğu bir ortamda Afrika gezisi dönüşü "Ukrayna’dan da vazgeçmeyiz Rusya’dan da vazgeçmeyiz" şeklinde bir cümle ile özetlemişti Türkiye’nin tutumunu.

Geride kalan 7 aya ve gelinen son noktada Putin’in nükleer tehditlerine bakılacak olursa, bu denge politikasının Türkiye için sayılamayacak kadar faydalar ürettiği net bir şekilde görülebiliyor.

Bir de şöyle bir gerçek var karşımızda:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, savaşın ilk günü Rusya’ya sırtımızı dönüp yekten Batı ile hareket etmeyi öneren muhalefet partilerinin liderlerinin dediği gibi yapmış olsaydı, Putin’in nükleer silahla tehdit ettiği ülkeler arasında biz de olacaktık.

İŞ MUHALEFET LİDERLERİNE KALMIŞ OLSAYDI...

Hatırlayalım, Şubat ayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ‘Batı’ya sadakat’ anlamında birbirleriyle yarışan demeçler vermişlerdi.

Ukrayna işgalinin başladığı günlerde Akşener, "Türkiye ise Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı, kendisini S-400'lerden acilen kurtulmalı" derken; aynı günlerde CHP lideri Kılıçdaroğlu ise, daha büyük bir basiretsizlik örneği sergileyerek, "Niye aldılar S-400'ü Yunanistan mı, Irak mı, Suriye mi bize saldıracak. Düşürdüğümüz uçağın bedeli olarak aldık onu" şeklinde açıklamalar yapmıştı.

Putin, nükleer silah tehdidiyle blöf mü yapıyor? Yoksa o seçeneği de açık mı tutuyor?

Günün birinde kendini iyice sıkışmış hissederse bu silahları kullanmayı göze alabilir mi?

Korkutucu sorular bunlar.

Ama her durumda, böylesi kritik/zorlu dönemlerde dirayetli liderliklere her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz ortada değil mi?

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner60

banner64

banner49

banner63