Ramazan'ın ilk günü, Mekke'ye ulaştığımızda akşam vaktiydi. Harem-i Şerif'in dış avlusuna yakın bir yerde otobüsümüzün içinde orucumuzu açtık.
Fırsatı olan, fırsat bulan her Müslüman'ın görmesini istediğimiz o manzarayı ise birgün sonra aynel yakin izledik.
KABE'DE MÜ'MİNLER İKRAMLARLA İFTAR EDİYOR
Muhteşem bir ortam. Olağan üstü bir manzara. İnsanlar Beytullah'ı, avlularını, çatısını doldurmuş, ezandan sonra ikram edilen iftariyeliklerle oruçlarını açıyor.
Türkiye'de belli yayın kuruluşlarında çıkan haberlerin aksine, Harem-i Şerif'te kendi getirdikleri ile, ikram edilenlerle oturup iftar ediyor.
Medine'de Mescid-i Nebevi'de hatimle ve 10 rekat olarak kılınan teravih namazı Mekke'de Beytullah'ta da aynı usulle kılınıyor.
Ama burada bir fark var!
HEM TAVAF HEM TERAVİH AYNI ANDA
O fark da, Kabe'nin hiç bir mescide nasip olmayan o biricikliğinden kaynaklanıyor.
Bizim inancımıza göre, Kabe, semada Allah'ı tesbih eden ve tavaf eden meleklerin bulunduğu Beytulmamur'un yer yüzündeki iz düşümü.
Kabe, insanoğlunun ilk mabedi.
Kabe'de zaman "helezonik", başlangıç ile bitiş aynı yer. Başlangıç ile bitiş aynı an.
O yüzden, teravih namazı kılınırken aynı zamanda umre için Kabe'ye gelenlerin bir kısmı tavaf ediyor.
Bir yanda, hatim ile kılınan teravih namazı... Bir yanda, kalplerini Kabe'ye yöneltmiş, Hacerül Esfed'i selamlamış mü'minler, "Sübhanallah vel hamdü lillal, vallahu ekber" diyerek dönüyorlar kalplerinin etrafından.
Simsiyah Kabe'nin etrafında bembeyaz pervaneler, dönüyor. Dönüyorlar, Kur'an ayetleri okunurken teravih namazında...
Bir yanda, "Rabbimiz bize bu dünyada da ahirette de güzellik ver" diye yakarıyorlar.
Rüknü Yemani ile Hacerül Esfed arasında onları bekeyen melekler, yakarışlarına "amin" diyor.
Bir yanda, helezonik zaman... Başlangıç ve bitiş. Diğer yanda, hem dünyaya hem ahirete uzanan o muhteşem fonotiği ile Kur'an ayetleri... Semada melekler, yerde mü'minler, dönüyorlar kalplerinin etrafında. Yüzbinlerse kıyamda, okunan Kur'an'a tabi.
Bir yanda, yeryüzünün verili zamanı... Bir yanda "mutlak zaman." Aynı anda, aynı mekanda.
Beytulmamur'da "sübhanallah, velhamdülillah, vallahu ekber" tesbihatı sürüyor. İz düşümü Kabe'de aynı tesbihat duyuluyor... Namazla birlikte.
KAPKARA KABE'NİN ETRAFINDA DÖNEN BEMBEYAZ PERVANELER
Teravih bitiyor. Bu kez Kabe'nin ilk katı yani mathaf, bir anda hınca hınç doluyor. Kimi kendi için yalvarıyor. Kimi, yakınları için.
Göz yaşları, tekbirler, dualar eşliğinde Kabe'nin kara örtüsüne elini sürenler, bembeyaz mermere secdeye kapananlar, kenarda sessizce göz yaşı dökenler...
Bembeyaz insanlar... Kapkara insanlar. Sapsarı insanlar. Kumrallar, esmerler, doğulular batılılar, kuzeyliler güneyliler iç içe geçmiş kalplerinin etrafında dönüyorlar.
Dedik ya Kabe'de hiç bir mabedde olmayan bir şey var. Burada zaman farklı; burada helezonik devran hiç durmuyor. Kovid 19 salgının da bile çok az kişi bile olsa yine de tavaf devam etti. Şimdiyse Ramazan'ın bu ilk günlerinde, mü'minler pervaneler gibi dönüyorlar Kabe'nin etrafında.
HACER ANNEMİZ GİBİ SAFA İLE MERVE ARASINDA SEYİRTMEK
Tavaf böyle de say farklı mı? Hayır hayır. Say yani Safa Tepesi ile Merve Tepesi arasında umre ve haccın rükunlarından olan yürüyüş de devam ediyor.
Kabe'de İbrahim Aleyhisselamı, İsmail'i, Hacer annemizi anmamak ne mümkün. Allah'ın andığı bu isimleri biz de anıyoruz. Hacer annemizin Safa ile Merve arasında İsmail için aradığı bir damla su İsmail'in ayağının altında fışkıran Zemzem'dir.
Rükunlarımızı yaptıktan sonra kana kana zemzem içiyoruz, Efendimiz'in sünnetine uyarak.
KABE'DE RAMAZAN "TADINDAN YENMİYOR"
Kabe'de Ramazan, bir önceki yazıda değindiğimiz İletişim Başkanlığı Suudi Arabistan Basın Müşaviri kıymetli kardeşim Hüseyin Eren Yıldızer'in dediği gibi, "tadından yenmiyor" harkulade.
Kabe'ye varanların arasında ne statü, ne renk, ne milliyet farkı var. Herkes Allah'ın misafir. Herkes Allah'ın kulu.
Suudi Arabistan önceki yazılarda aktardığımız 2030 Vizyonu çerçevesinde daha libarel politikalar geliştiriyor olabilir.
Harem-i Şerif'te de görebildiğimiz kadarıyla güvenlikten, danışmanlara, sorumlulara kadar "eğitim" konusunda mesafe kat edilmiş. Ziyaretçilere karşı daha latif bir tutum var.
Ama ne yazık ki Kabe'nin genişletilmesi süreci hala devam ediyor. Ayrıca Hac günlerini aratmayacak bir kalabalık var. O yüzde trafiği yönetmek zorlaşıyor.
Fakat, oruçluların, iftar edebilmesi için hem iftar çadırları açılmış, hem de ikindiden sonra yüzlerce görevli ile birlikte "iftariyelikler" Kabe'ye taşınıyor.
İftar saatinde sıcak kahve, soğuk zemzem, hurma ikramıysa çok hızlı.
***
Ramazan ayında ilk kez Mekke'de, Kabe'de bulundum.
Hem iftar ettim. Hem ikram ettim. Hem ikram buldum.
İftardan sonra hem vakit hem hatimle kılınan teravih namazına iştirak ettim.
Tavafta, meleklerin Beytulmamur'da ettiği duanın aynısını ettim. "Sübhanallah, velhamdülillah"
Sahur vakti yaklaştığında, yorgun ama huzur içinde otele döndüm.
SUUDİ ARABİSTAN'DAN KAMU DİPLOMASİSİ
Suudi Arabistan Enformasyon Bakanlığı ile İrşat Bakanlığı (Din İşleri Bakanlığı) ortak bir proje hazırlamış.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden 300'ün üzerinde insanı Medine ve Mekke'de ağırladılar.
Gazeteci, sivil toplum kuruluşu üyesi, üst düzey bürokrat ve alanında başarılı insanları misafir ettiler. Biz de o misafirlerden biriydik.
Suudi Arabistan, dolaylı yoldan "fikir sahibi" olunması için bu projeyi hayata geçirmiş.
Mescid-i Nebi İmamı Ahmet El Huzeyfe ile Medine'de çok verimli bir görüşmemiz oldu. Yine Mekke'de iki bakanlığın önemli isimleriyle yaptığımız görüşmelerde hem Hicaz Bölgesi'nde yapılmak istenenlere dair firiklerimiz oluştu hem bazı yanlış bilinenleri düzeltme fırsatımız.
Bir haftayı bulan ziyaretimizin sonuna geldik.
Sizlere, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında siyasetten, ekonomiye hızla gelişen ilişkilere dair bilgiler vermek istedim.
Ayrıca ilk kez tecrübe ettiğim Ramazan'da Mekke ve Kabe'deki izlenimlerimi aktarmaya çalıştım.
Buralardan... İslam'ın kalbinden. Şimdilik bu kadar.
Artık "ver elini memleket" dönüş vakti.
Kalın sağlıcakla.
Hasan Öztürk / Haber7