Güncel

FAHREDDİN PAŞA: MEDİNE MÜDAFAASININ UNUTULMAZ KOMUTANI

Osmanlı’nın son dönemine damga vuran Fahreddin Paşa, Hicaz’da 2 yıl 7 ay süren Medine müdafaasıyla tarihte eşine az rastlanan bir direniş örneği sergiledi. Paşa’nın askeri kariyeri, Balkan Savaşları’ndan Birinci Dünya Savaşı’na, Malta sürgününden Millî Mücadele’ye uzanan geniş bir dönemi kapsıyor.

Osmanlı’nın Son Kale Komutanı: Fahreddin Paşa’nın Tarihî Portresi

1868’de bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Rusçuk’ta dünyaya gelen Fahreddin Paşa, Osmanlı’nın son yüzyılında kritik görevlerde bulunmuş bir asker olarak tarihe geçti. Asıl adı Ömer olan ve Soyadı Kanunu sonrası Türkkan soyadını alan Paşa'nın babası Mehmed Nahid Efendi, annesi ise Fatma Adile Hanım’dı.

93 Harbi’nin (1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı) ardından ailesiyle İstanbul’a gelen Fahreddin Paşa, 1888’de Harp Okulu’nu, 1891’de kurmay subayların yetiştirildiği Erkan-ı Harbiye’yi bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Osmanlı ordusuna katıldı.

Balkan Savaşı’ndan Musul Cephesine

Balkan Savaşları sırasında Çatalca savunmasındaki başarıları, Edirne’nin geri alınmasında önemli rol oynadı. Osmanlı Devleti’nin 1914’te Birinci Dünya Savaşı’na girmesiyle 4. Ordu’ya bağlı 12. Kolordu Kumandanı olarak Musul’da görev yaptı. 25 Kasım 1914’te mirliva (tuğgeneral) rütbesine yükseldi.

Hicaz’daki İsyan ve Tarihî Görev

1916’da İngilizlerle işbirliği yapan Mekke Şerifi Hüseyin’in isyanı üzerine, 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa tarafından Medine’ye gönderildi. 3 Haziran 1916’da başlayan saldırılara karşı aldığı tedbirlerle Medine’yi savunan Paşa, kısa sürede bölgedeki Osmanlı varlığının en önemli dayanağı hâline geldi.

Karşısındaki kuvvetlerin sayısı 50 bin isyancı iken Osmanlı askerinin mevcudu yaklaşık 15 bin civarındaydı. Buna rağmen Fahreddin Paşa, 27 Haziran 1916’da Bi’riali ve çevresindeki isyancıları yenilgiye uğratarak bölgenin kontrolünü sağladı.

Medine Müdafaası: 2 Yıl 7 Ay Süren Direniş

Paşa, 15 Temmuz 1916’da Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi Kumandanlığına tayin edilerek Medine’nin tam sorumluluğunu üstlendi. Kanal Harekâtı’nın yoğunluğu nedeniyle Hicaz’a takviye birlik gönderilemediği için Paşa, son derece kısıtlı imkânlarla Medine’yi 2 yıl 7 ay savundu.

Medine çevresini güvenli hâle getirmek isteyen Paşa, 29 Ağustos 1916’da 100 kilometrelik bir emniyet hattı oluşturdu. Ancak Osmanlı hükümetinden beklediği destek gelmedi.

Mukaddes Emanetlerin İstanbul’a Nakli

4 Mart 1917 tarihli telgrafta, Enver Paşa’nın Medine’nin tahliyesini istediği bildirildi. Fahreddin Paşa, emri yerine getireceğini bildirse de “Ravza-i Mutahhara’yı son ana kadar savunmaya hazır olduğunu” belirtti.

Olası bir yağma riskine karşı Hazreti Peygamber’e ait mukaddes emanetlerin İstanbul’a gönderilmesini teklif etti. Kurduğu komisyon tarafından tek tek kontrol edilen emanetler, 2 bin askerin koruması altında İstanbul’a ulaştırıldı ve bugün Topkapı Sarayı’nda sergileniyor.

Lawrence ve Demiryolunun Tahribi

İngiliz casusu T. E. Lawrence, Hicaz demiryolu hattını dinamitle tahrip ederek Medine’nin ikmal yollarını kesintiye uğrattı. Şehir adeta çölde izole bir kale hâline geldi. Açlık ve hastalık, hem askerler hem halk için büyük bir sınav yarattı.

Paşa, İstanbul hükümetinin tahliye emrine karşı şu tarihi yanıtı verdi:
“Medine Kalesi’nden Türk bayrağını ben indirmem. İndirilecekse buraya başka kumandan gönderilsin.”

Teslim, Esaret ve Malta Sürgünü

30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandı. Fahreddin Paşa, mütarekeye göre teslim olması gerekirken direndi ve İstanbul hükümetinin emrini tebliğ eden yüzbaşıyı dahi tutukladı. Ancak subaylarının ısrarı üzerine teslim kararı aldı.

13 Ocak 1919’da Medine teslim edildi. İngilizler tarafından “Çöl Kaplanı” olarak adlandırılan Paşa, 27 Ocak’ta savaş esiri olarak Mısır’a, ardından Malta’ya sürgün edildi. Sözde savaş suçlularını yargılamak için kurulan mahkeme, Paşa hakkında idam kararı çıkarsa da Ankara hükümetinin çabalarıyla 8 Nisan 1921’de serbest bırakıldı.

Milli Mücadele ve Diplomatik Başarılar

Fahreddin Paşa, 24 Eylül 1921’de Ankara’ya geldi. 9 Kasım 1921’de TBMM tarafından Kabil Büyükelçisi olarak atandı. Türk–Afgan dostluğunun güçlenmesinde büyük rol oynadı.
12 Mayıs 1926’da görevden dönen Paşa, 5 Şubat 1936’da tümgeneral rütbesiyle emekli oldu ve 22 Kasım 1948’de vefat etti. Vasiyeti üzerine Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi.


Kaynaklar:

Türk Tarih Kurumu Yayınları
Oxford Middle East Studies
Cambridge University Press – “The End of the Ottomans”
Florya Gazetesi Haber Merkezi