DEM Parti sürpriz bir şekilde İstanbul’da aday çıkarmaya karar verdi.
Sürpriz diyorum zira, bu partinin, siyasal hedeflerine ulaşma anlamında önündeki en büyük engel mevcut iktidar olduğu için, son seçimlerde ‘kaybettirme’ stratejisini önceleyerek hareket ettiğini biliyoruz.
Peki bu kararın arka planı nasıl okumalı?
İkinci bir soru:
Bu kararın, siyasal anlamını nasıl okumalı?
Maddeler halinde ilerleyelim…
1-DEM Parti’nin bir önceki versiyonu olan Yeşil Sol Parti, 14 Mayıs seçimlerinde bir önceki seçimde aldıkları oy oranının (%11,7) üzerine çıkmayı beklerken, oy artırmak şöyle dursun, ciddi bir oy kaybına uğradı (%8,8) ve bu yenilgi parti üzerinde travmatik bir etki bıraktı.
Partinin Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar istifa edip, sessizce köşelerine çekildi.
2-14 Mayıs seçimlerinde yaşanan yenilgi sonrası, kan kaybının 31 Mart yerel seçimlerinde de devam edeceği korkusu, DEM Parti’de her yerde aday çıkarma kararının en önemli gerekçesini oluşturuyor. Aday çıkarmazsak düşüş devam edecek endişesi ön plana çıktı ve bu endişe böyle bir sürecin önünü açtı.
3-Geçen hafta, aday açıklaması yapılmadan önce çeşitli araştırmalar yaparak yazdığımız yazıda, partinin ‘eskileri’ olarak nitelendirdiğim isimlerin CHP’yle ittifaktan hoşnutsuz oldukları, bu nedenle her yerde aday çıkarma kararını desteklediklerini ifade etmiştim.
Sırrı Sakık, Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder gibi isimlerin CHP’ye karşı mesafeli duruşları, partinin böyle bir karar almasına etki etti.
(Burada az durup, Kürtlerin on yıllar boyu süren, başta Kürtçe konuşma yasakları olmak üzere uğradıkları hak kayıplarının müsebbibinin CHP geleneği olduğunun, o yasakları kaldıran iradenin ise, Tayyip Erdoğan iradesi olduğunun altını bir çizelim.
Tabi bu böyle diye, DEM Parti geleneğinin atılan bu adımların, açılımların kıymetini bildiğini, teröre mesafe koyabildiğini söylemek de mümkün değil.
O nedenle DEM Parti’nin bu kararını AK Parti ile yakınlaşma olarak değil, oy kaybı, güvensizlik vs. nedenlerle CHP’den uzaklaşma olarak yorumlamak daha doğru olacaktır.)
4-Başak Demirtaş’ın adaylık arzusu, Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden yaptığı bir hamle olarak karşımıza çıkmıştı.
Partiye haber vermeden yapılan bu hamle rahatsızlığa yol açtı.
Demirtaş bu hamlesiyle, DEM Parti üzerindeki nüfuzunu, etkisini, ağırlığını test etmek istedi.
Ama bu test çabası, ikinci kere ters tepti.
İlkini yine Demirtaş’ın açıklaması üzerinden öğrenmiştik.
14/28 Mayıs seçimleri bittikten sonra açıklamalar yapan Demirtaş, HDP’ye cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğunu bildirdiğini ama bu isteğinin gerekçesiz şekilde reddedildiğini söylemişti.
Demek ki, Demirtaş’ın bu emrivakilerine karşı parti içinde (Buna Kandil ve örgütün Avrupa ayağını da eklemek gerek) ciddi bir refleks de gelişmiş olmalı ki, onun dediklerini özellikle yapmama gibi bir anlayışla ilerliyorlar.
5-DEM Parti’nin İstanbul adayı olarak açıkladığı Meral Danış Beştaş’ın düşük profilli bir aday olduğunu söylemek mümkün değil.
Beştaş, Meclis’te uzun yıllardır partinin Grup Başkanvekilliği görevini yürütüyor. Partinin vitrin isimlerinde biri.
Eş başkan adayı olarak ismi açıklanan Murat Çepni ise Rize/İkizdereli.
DEM Parti’nin 2015 seçimlerine gidilirken (o dönem HDP idi) tuhaf bir proje ile eşit paydaş olarak eklemlendiği, binde 3’lük Ezilenlerin Sosyalistleri Partisi geleneğinden gelen bir isim.
6-DEM Parti’nin İstanbul’dan aday çıkarmasının, mevcut İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu açısından bir dezavantaj olacağı muhakkak.
Ancak, bu işin içinde başka bir ‘bit yeniği’ var mı diye bir süre daha beklemek de daha doğru olacaktır.
Önce CHP ile DEM Parti arasındaki ilişkilerin/müzakerelerin nasıl ilerleyeceğini görmek adına adaylık başvurularının son günü olan 20 Şubat’ı, sonra da kampanyanın nasıl ilerlediğini, DEM Parti’nin nasıl bir kampanya yapacağını görmek, gözlemlemek ona göre yeni değerlendirmeler ve analizler yapmak lazım.
Böyle seçimlerde güçlü adaylara doğru seçmenin doğal bir yönelimi oluyor.
O nedenle Ekrem İmamoğlu’na DEM Parti ve İYİ Parti’den, Murat Kurum’a Yeniden Refah Partisi’nden oy kayışlarının olması mukadder.
Asıl soru, bu partilerin çıkardıkları adayların ne kadar oy alacağı sorusu.
Bunun cevabına dair tahminler yürütmek içinse, en azından Şubat sonunu görmek gerekiyor.