Pazarı pazartesiye bağlayan gece ne yazık ki katil İsrail güvenli dediği Refah'ta BM çadırlarında kalan sivilleri acımasızca katletti. Tıpkı yıllardır katlettiği yüzbinlerce Filistinli gibi..
Aynı Refah hatırlıyoruz ki ABD'nin kırmızı çizgisiydi. Güya soykırım ortağı ABD Başkanı Biden, Refah'a saldırmaması konusunda Tel Aviv'i uyarıyor, üzerine askeri yardımları kesmekle tehdit ediyordu Netanyahu'yu.
Saldırı sonrası ABD'den gelen açıklamalara bakıp aklımızla nasıl alay ettiklerine bir kez daha şahit oluyoruz. Kırmızı çizgiyi aşmamış İsrail Washington'a göre..
GAZZE’DE ATEŞKES OLACAK MI?
ABD Başkanı Biden şimdi de üç aşamalı bir anlaşmadan bahsediyor. İlk aşamada tam ateşkes uygulanacak. İsrail sivillerin bulunduğu yerlerden çekilecek. Askerler hariç esirler teslim edilecek İsrail’e.
Hangi İsrail’e inanmalıyız? Güvenli dediği güneye göç eden sivilleri katleden İsrail’e mi? “Refah’a değil El-Mevasi bölgesine gidin”deyip El-Mevasi bölgesinde Filistinlileri katleden İsrail’e mi?
İsrail hangi sözünde durmuş ki bu sözünde duracak?
Biden sürekli Hamas’ın bitirilmesinden bahsediyor. Anlaşmada askerlerin çekilmesi dile getiriliyor. Bu nasıl tezatlık? İsrail Gazze’yi Hamas’a bırakıp çekilecek mi yani ya da bahsi geçen Arap koalisyonuna?
İkinci aşama, 6 hafta sürmesi planlanan bu ateşkesin uygulanması durumunda masaya yatırılacak. Bütün rehinelerin serbest bırakılması gündemde ikinci aşamada.
Bunca esire rağmen kendi vatandaşlarını öldürmek pahasına Gazze’ye bomba yağdıran İsrail, tüm esirler serbest kalınca anlaşmaya neden uysun?
Hadi diyelim ilk iki aşama gerçekleşti. Üçüncü aşama Gazze’nin yeniden inşası. Fonlayan Körfez ve Arap ülkeleri olacak. Bunca katliama, soykırıma imza atan İsrail ve ABD, tüm bunlardan sonra Gazzelileri rahat mı bırakacak, özgürlüklerini mi verecek, ablukayı mı kaldıracak?
İsrail’in katil başbakanı Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde konuşma yapması için senatörler tarafından davet edildiği şu süreçte, katile değer verildiği, meşrulaştırıldığı süreçte hangi anlaşmadan bahsedilebilir?
EVANJELİSTLER KİRLİ EMELLERİ İÇİN SİYONİSTLERLE EL ELE KOL KOLA!
Mayıs ayının başında kaleme aldığımız "ABD'deki Yahudi lobisi Netanyahu'yu gözden mi çıkardı?" başlıklı yazıda, ABD'de siyonist aklın nasıl yönetimi ele geçirdiğini anlatmaya çalışmıştık. Şimdi gelecekte de durumun değişmeyeceğini hatta daha da kötüleşeceğini dile getirmek zorundayız.
Çünkü kasım ayındaki başkanlık seçimleri için anketler açık ara farkla Trump'ı göstermeye başladı. Her ne kadar başında bir mahkeme süreci olsa da bu süreci, mağduriyet söylemleriyle kendi lehine çevirmeye çalışacaktır. Hatta Biden’ın anlaşma çıkışı da Trump karşısında siyasi bir zafer elde etme çabası olarak yorumlanabilir.
ABD Başkanı Donald Trump evanjelist. Pek dindar fikirli biri olmasa da evanjelizmin ya da daha doğru bir tabirle siyonizmin hizmet ehli. Biden'ın böylesine gözden çıkarılması, Gazze'de atılan adımlarla iç kamuoyunda köşeye sıkışmasının sağlanması belki de ABD'deki siyonist akla Trump'ın daha iyi hizmet edecek olmasından kaynaklanıyor.
Evanjelizme göre Mesih'in gelmesi için kıyametin kopması gerek. Kıyametin kopması da Filistin'de yahudi bir devletin kurulmasına bağlı. Buna yönelik adımlar attıklarını çok net ortaya koyuyorlar.
ABD temsilciler meclisi başkanı Mike Johnson, İsrail'in kuruluş yılı olarak kabul edilen 14 Mayıs'ta yaptığı bir açıklamayı aynı şekilde sizinle paylaşmak istiyorum. "Binlerce yıl önce İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a verilen vaatlerin gerçekleşmesini kutluyoruz. Babil sürgününden, İslami hilafetlerden ve Nazi soykırımından sağ kurtulan vaatler. Siyonist rüya gerçeğe dönüştü."
Mike Johnson, ABD'deki üniversitelerde başlayan "Gazze'ye destek İsrail'e tepki" eylemlerinde öğrencileri antisemitizmle suçlamış, siyonizme bağlılığını gözler önüne sermişti. Bu açıklama da malumun ilanı niteliğinde.
Şimdi bir de siyonistlere bakalım. Yahudi haham Eliyahu Mali mesela. "Şeriatımızın buyruğu kadın çocuk yaşlı tüm filistinlilerin öldürülmesi üzerine" diyor. Vicdansızlıklarının, insanlıktan çıkmalarının sebebi bu. Sapkınca değiştirilmiş bir dine, tahrif edilmesine rağmen ehli kitap sandıkları bir kitaba bağlanıp, tüm katliamlarını, yaşattıkları tüm zulmü dini gerekçelere bağlayarak kendilerini vicdan muhakemesinden arındırıyorlar.
İşte bu iki akıl birleşince, ortaya Gazze'de kahrolarak canlı yayında seyrettiğimiz bir soykırım manzarası çıkıyor.
FİLİSTİN'İ NEDEN ŞİMDİ TANIMAYA BAŞLADILAR?
Dünyanın dört bir yanından özgür halklardan tepki gelmesi, İsrail'in, ABD'nin kirli ve kanlı yüzünün vicdan sahipleri tarafından zihinlere, kalplere tescil edilmesi önemli. Ancak Avrupa ülkelerinin Filistin'i bugün tanımaları önemli mi bilemiyorum.
İrlanda, İspanya, Norveç ve Slovenya ile başladı furya. Yanına başka ülkeler de eklenecektir Avrupa'dan. Hatta Çin mesela.. Rusya mesela.. Neden şimdi, bu kadar acıdan sonra peki?
Ayrıca barbar geçmişiyle Avrupa, Suriye'de müslüman katletmekten çekinmeyen Rusya, Uygur kanı içen Çin.. Bunlar bir avuç müslüman için ayağa mı kalkıyor şimdi? Ne kadar samimi gelmeli bu ülkelerin popüler bir dava haline gelen Filistin meselesine destek çıkmaları?
Fransa, şart koşmuş Filistin'i tanımak için. Zaten tanısa da hangi Filistin'den bahsediyoruz o da ayrı bir konu..
Diyelim ki 1967 sınırları.. Bu açıklamalar İsrail'e Filistinlilerden çaldığı toprakları geri verme konusunda baskı oluşturacak mı? Yoksa kanlı ellerini temizlemek için "Üzerimize düşeni yaptık" demek için mi tüm bu açıklamalar?
Kolombiya asker göndermeye hazır. Katliamın başından bu yana, bahsi geçen diğer ülkelere göre daha samimi bir ton kullandığı ortada cumhurbaşkanı Petro'nun. Peki başvuruda bulunduğu, "bize yol göster" dediği kurum neresi? Ne yazık ki Birleşmiş Milletler. Birleşmiş Milletler tarihinde, müslüman coğrafyalardaki zulme yönelik elini taşın altına koyabildiği herhangi bir durum oluştu mu?
Birleşmiş Milletler, Refah'taki son katliamı soruşturma görevini bile İsrail'e verdi.. Bugün Uluslararası Adalet Divanı'ndan "İsrail Gazze'de soykırıma imza attı" açıklaması gelse bile, harekete geçecek bir yapısı var mı Birleşmiş Milletler'in?
TİYATRO DEVAM EDİYOR!
"İnsan" için oluşturulmuş Siyaset ve Hukuk kavramları ciddi derecede anlamını yitirmiş durumda. Hem de 7 Ekim'den bu yana değil. Yıllardır bu böyle. Sadece Kudüs'te, Batı Şeria'da, Gazze'de değil.
Afrika'da, Çin'de, Bosna'da, Myanmar'da her yerde sınıfta kalmış durumda uluslararası sistemler, dev ağırlığı olan bu kavramlar..
Şimdi tüm bunların ışığında ne düşünmeliyiz olası anlaşma hakkında? Bir samimiyeti var mı söylenenlerin?
Filistinlilerin istediği özgürce, insan gibi yaşayabilmek. Yerleşimciler olmadan, işgal olmadan, ölüm tehdidi yaşamadan, bombalanmadan. Bu hakları Filistin’e tanımayacak, bu durumun oluşmasına hizmet etmeyecek hiçbir girişimin gerçek bir barıştan söz edilmesine imkan tanımayacağını görmek gerek. Tabii Biden’a inanıp ABD’nin gerçekten barıştan yana olduğunu düşünürsek..
H. Akif Küçükal / Haber7