Doğu Akdeniz’de Denge Değişti: Türkiye’nin Stratejik Hamleleri Atina-Tel Aviv-Lefkoşa Eksenini Sarsıyor
Son 15 yılda Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervleri, bölgeyi enerji rekabetinin merkezi haline getirirken, Türkiye’yi dışlama amacıyla kurulan ittifak yapıları, Ankara’nın diplomatik manevraları karşısında çözülmeye başladı.
Kahire merkezli Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) aracılığıyla kurumsallaşan bu dışlama politikası, Türkiye’nin Libya, ABD ve Körfez ülkeleriyle geliştirdiği çok katmanlı ilişkiler sonucu işlevsiz hale geldi.
Harari: “Ankara Yeni Güven Kazandı”
İsrail’in eski Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Büyükelçisi Michael Harari, İngiliz Independent gazetesinde yayımlanan analizinde Türkiye’nin bölgesel konumunu yeniden güçlendirdiğini belirtti.
Harari, “Son yıllarda Türkiye, bölgesel statükoya meydan okudu. Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerini yeniden tesis etti. Ankara-Atina ilişkilerinde de belirgin bir yumuşama var. Esed rejiminin çöküşü, Ahmed eş-Şara’nın Şam’da iktidara gelişi ve Başkan Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a dönmesi gibi gelişmeler Türkiye’ye stratejik güven kazandırdı” değerlendirmesinde bulundu.
Libya Anlaşması Dengeleri Değiştirdi
Harari, 2019’da Türkiye ile Libya’nın Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasını, “bölgesel düzeni değiştiren ilk kırılma noktası” olarak niteledi.
“Türkiye, 2019’da Libya ile deniz yetki alanlarını belirleyen bir anlaşma imzalayarak yeni düzenlemelere erken bir dönemde yanıt verdi. Bu anlaşma, Girit’i göz ardı ederek Akdeniz’in önemli bir kısmını Türkiye ve Libya arasında paylaştırıyordu.”
Eski büyükelçi, Ankara’nın son aylarda Tobruk merkezli hükümetle temaslarını güçlendirdiğini ve anlaşmanın onaylanması sürecine her zamankinden daha yakın olduğunu vurguladı.
Yunanistan’ın Diplomatik Engelleme Girişimi
Yunanistan’ın, Türkiye-Libya anlaşmasını engellemek için yoğun diplomatik çabalar yürüttüğünü belirten Harari, bu girişimlerin “şimdilik başarısız” olduğunu aktardı:
“Ankara, Hafter yönetimiyle doğrudan temaslarını artırdı. Yunanistan’ın AB kanalıyla yaptığı baskılar sonuçsuz kaldı. Türkiye, hesaplı bir diplomasiyle süreci kendi lehine çevirdi.”
Avrupa’nın Endişesi Türkiye’nin Fırsatı Oldu
Harari, Avrupa’nın güvenlik ve enerji bağımlılığı konusundaki artan endişelerinin Türkiye’nin lehine işlediğini yazdı:
“ABD’nin NATO’ya bağlılığındaki azalma, Avrupa’nın enerji arz güvenliği konusunda Ankara’yı yeniden merkeze çekti. Türkiye, aynı zamanda Libya’dan kaynaklanan düzensiz göç dalgaları üzerinden Avrupa’ya karşı güçlü bir diplomatik kart oynuyor.”
Washington Ziyareti ve Yeni Dönem
Harari, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyaretine de dikkat çekti. Görüşmelerin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki rolünü yeniden tanımladığını belirten Harari, şu ayrıntılara yer verdi:
“Ziyaretin sonunda, Türkiye’nin 2045’e kadar ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz ithalatını sürdürmesi ve 225 Boeing uçağı satın alması kararlaştırıldı. F-35 meselesi henüz kapanmamış olsa da Trump’ın yeniden seçilmesiyle çözüm olasılığı güçlendi.”
‘Mavi Vatan’ Masal Değil, Strateji Oldu
Ankara’nın “Mavi Vatan” doktrini kapsamında sürdürdüğü kararlı dış politika, Doğu Akdeniz’deki diplomatik sonuçlarını göstermeye başladı. Bu durum, doktrini geçmişte “masal” olarak nitelendiren bazı muhalif görüşlerin aksine, Türkiye’nin uluslararası sistemde jeostratejik ağırlığını artırdığını ortaya koyuyor.
Kaynaklar:
Independent (UK), Reuters, BBC, Politico, Al Monitor, Kathimerini, The Jerusalem Post, Florya Gazetesi Haber Merkezi




