"Batı, güçlü bir Rusya'dan daha çok güçlü bir Çin'den korkuyor. Çin'in potansiyeli çok büyük. Zaten çok uzun zaman önce Amerika Birleşik Devletleri'ni geride bıraktı."
Bu sözlerin sahibi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin.

Putin'in ifadeleri, Pentagon'un yıllardır farkında olduğu bir gerçek aslında. Çin ile mücadelelerinde geri kaldıklarını dillendiriyorlar. Pekin yönetimi, ABD ile sadece rekabet etmiyor artık. Savaşa da hazırlanıyor.

ÇİNLİ CASUSLAR 5 YIL BOYUNCA ABD'Yİ İZLEMİŞ

FBI ve NSA, Çin'in casusluk faaliyetlerine ilişkin çarpıcı bir tespitte bulundu. Çinli uzmanların ABD'deki iletişim, enerji ve ulaştırma sistemlerini hacklediği ve 5 senedir farkedilmeden sistemin içinde kaldıkları ortaya çıktı.

Çin'in hazırlığı takdire şayan. Önce kapsamlı keşif faaliyetleri, ardından sızma planları yapılmış. Hedeflenen sistemler teker teker ele geçirilmiş. Dinleme ve izleme faaliyetleri yürütülmüş. Elde ettikleri kimlik bilgileriyle ulaşabildikleri kurumlarda gizlice var olup veri toplamışlar. 5 senelik süreçte olan biteni Amerika'nın ruhu bile duymamış.

ÇİN KÜRESEL, TÜRKİYE VE RUSYA BÖLGESEL GÜÇ OLDU

Çin'in küreselleşme ustası olduğu ortada. Güney Amerika'dan, Afrika'ya, Körfez'den Türk Devletleri coğrafyasına geniş bir alanda etkisini günden güne artırıyor. Türkiye ve Rusya'nın Batı'dan uzaklaşmasında en büyük faydayı Çin sağladı. Bu süreçte Türkiye ve Rusya bölgesel güç oldu.

AB ÇAREYİ İPEK YOLUNDA BULDU

Demir İpek Yolu Projesini hatırlayarak devam edelim. İngiltere'den kalkan trenin Pekin'e ulaştığı güzergahta Türkiye köprü konumunda. Avrupa Birliği de projeyi destekleme kararı aldı. 300 milyar avro kaynak ayrıldı AB bünyesinde. Çin demiryolu altyapısında oldukça mesafe katetmişti zaten, şimdi Avrupa ülkeleri de güzergahtaki altyapı çalışmaları ile projeye katkıda bulunacak.

"Avrupa Birliği neden projeye destek verdi" sorusu akıllara gelebilir. Avrupa'nın önceliği Rusya ve Amerika'ya olan bağımlılığını azaltmak. Ukrayna savaşı, Kuzey Koridoru'nun kapanmasıyla düşebilecekleri dezavantajlı durumu Avrupalılara gösterdi. Keza Gazze'deki soykırım da öyle. Çıkış yolu bulmak zorundalar. Çünkü ekonomik problemler nedeniyle birçok Avrupa ülkesinde eylemlerin gerçekleştiğine şahit oluyoruz.

Bu bağlamda İpek yolu, özellikle enerji anlamında Avrupa'nın elini oldukça rahatlatacak imkanı sağlıyor. Üstelik bu ticaret hattının ekonomik boyutta da Avrupa ülkelerine kazanımlar sunacağı bir gerçek. Alternatif rotalara ihtiyaç var. 

Avrupa için meselenin bir diğer yüzü ise Amerika'da 2. Trump döneminin bağıra çağıra geldiği. 2017-2021 yılları arasındaki Trump döneminde, ABD'nin Avrupa'ya yönelik attığı adımların Brüksel'de ne kadar can sıktığını hatırlıyoruz. Karşılaşabilecekleri muhtemel olumsuz gelişmelere bir an önce önlem almak durumunda Avrupalılar.

Çin, ABD ile rekabetinde güçlenmek, Avrupa ise Amerika ve Rusya'ya bağımlı olmamak istiyor dedik. İşte tam anlamıyla "köprü" görevi gören Türkiye'nin her iki cephe için de önemi burada. Çünkü Çin'e, Avrupa'ya yaradığı kadar Türkiye'ye ve Türk Devletlerine de yarıyor proje. "Projenin kaybedeni kim?" derseniz, Mısır, İran, Rusya ve İsrail öne çıkıyor. Burada da çıkış için Türkiyesiz bir denklem yok.

TÜRKİYESİZ DENKLEM KALMADI!

İlk olarak Mısır'ın durumunu ele alalım. Daha önce Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail ile oluşturdukları EastMed projesi Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hamleleri sonrası ABD ve Avrupa'nın desteğini çekmesiyle rafa kalkmıştı. 7 Ekim'den sonra bu projenin hayata geçirilmesine inanmak en ileri derecede polyannacılık olacaktır.

Mısır, orta ve uzun vadede olası kayıplarını Doğu Akdeniz'de kuracağı ortaklıklar üzerinden telafi etmek derdinde. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır'a gerçekleştireceği ziyaret bu nedenle kritik.

Geçelim İran'a. İbrahim Reisi'nin Ankara temaslarında, bölgesel meselelerin yanı sıra ekonomik ilişkiler de ele alınmış, taraflar arasında 10 anlaşma imzalanmıştı. Bölgede her iki ülkeyi de ilgilendiren en önemli gelişme ise Azerbaycan'ın Karabağ'daki zaferi ve bu zaferin sonuçları hiç şüphesiz.

Zengezur Koridoru'nun açılması için hem Ankara hem de Bakü geri sayıma geçmiş durumda. Er ya da geç hizmete açılacak ve Türkiye'yi Türk Devletleri ile karadan bağlayacak bu koridor İran'ı rahatsız etse de Tahran'ın kendi menfaatleri için Ankara'yla ortak zeminde buluşması şart.

Rusya'ya bakacak olursak, malum Putin, Ukrayna savaşından bu yana ilk kez bir NATO üyesi ülkeye ziyaret düzenleyecek. Türkiye, Rusya'nın Batı'ya açılan kapısı. Rus doğal gazının Avrupa'ya ihracatından tahıl koridoruna, Ukrayna ile müzakerelerden Suriye, Libya ve Kafkasya'ya geniş bir coğrafyada Türkiye ile Rusya'nın etkileşim halinde olduğunu görüyoruz.

Rusya, Amerika'ya karşı verdiği Ukrayna mücadelesinde çetin bir duruş sergilese de kalan cepheleri en az kayıpla elinde tutmak istiyor. Bunu başarabilmelerinin yöntemlerinden biri de Ankara-Moskova ilişkilerinin selametinden geçiyor.

İsrail'i sona bıraktık. Çünkü 7 Ekim'den sonra kaybetmeye mahkumlar. Kendilerine uluslararası arenada ortak bulmaları hayli zorlaştı. Lahey'den "soykırım" ile suçlanmaları durumunda konforları daha da sarsılacak. Tek ve daimi müttefikleri Amerika'ya daha çok görev düşecek.

Şimdi İsrail ve ABD menfaatlerini ortak paranteze alınca, burada da Washington'ın Türkiye'den vazgeçemeyeceği bir portre çıkıyor karşımıza. Türkiye ile ABD ilişkilerinde yaşanan gelişmeler ortada. F-16'ları vermiyoruz'dan, F-35'e yeniden dahil edebiliriz'e- geldiler. Orta Doğu'da kendileriyle uyumlu bir Türkiye görmek istiyorlar. Girişte değindiğimiz gibi Çin ile yarışta fazlasıyla enerji harcadıkları bir yere dönüştü Orta Doğu ve bu odaklarını asıl rekabet alanı olarak gördükleri Pasifik'e kaydırmak istiyorlar. Tabii gözleri arkada kalmadan..

Sözün özü, Türkiye pozisyonunu major değişiklikler yapmadan, güçlü tavizler vermeden korurken ilerleyip güçlenmesini bildi. Bölgesinde oyun kurucular arasına girdi. Bugün yaşananlar gösteriyor ki daha önceden Türkiye'ye üstten bakan, efelik taslayan kim varsa, şimdi bir şekilde Türkiye'nin şartlarını müzakere etmek durumunda kalıyor. Allah ülkemizin yar ve yardımcısı olsun.

H. Akif Küçükal / Haber7

Kaynak: haber7