Ankara, PYD'nin sözde seçimleri için ne düşünüyor?

04 Haziran 2024 Salı 16:15
Ankara, PYD'nin sözde seçimleri için ne düşünüyor?

"Sözde seçim" tabirini, sadece örgütün "devlet taklidi"yapmasına dönük bir bağlamda kullanıyor değilim. Esasen, detaylarına bakınca evlere şenlik, seçim demeye bin şahit isteyen bir niyet ve formatla yapılması düşünülen bir "seçim" olduğu, yapılırsa eğer olacağı için böyle bir ifade kullanıyorum.

Bir fıkra vardır.

Baba Esat (Hafız Esat) dönemini temsil eden bir fıkra.

Suriye'de seçimler yapılıyor. Ve Esat'ın dalkavukları koşar adım Sarayı'na geliyorlar. "Müjdeler olsun, seçimleri büyük bir farkla, yüzde 99,7 ile kazandınız" demek için.

Ama haberi alan Esat'ın yüzü asılır ve talimat verir:

"Bana derhal geri kalan binde 3 içinde kim varsa onların isimlerini getirin, soralım bakalım bana niçin oy vermemişler diye."

PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin yapacağı seçimin niteliğine dair de benzer fıkralar türetilebilir. Neden derseniz baştan aşağı her şeyiyle örgütün kontrolünde yapılması planlanan bir sözde seçimle karşı karşıyayız.

ADAYLARIN, OY KULLANACAKLARIN BÜTÜN ŞARTLARINI ÖRGÜT BELİRLEDİ

Şimdi...

Ankara'da Kuzeydoğu Suriye'de olup bitenleri ve doğal olarak PYD'nin yapılacağını duyurduğu sözde yerel seçimleri yakinen takip eden çevrelerden edindiğim izlenimler doğrultusunda önemli bazı notları sizlerle paylaşmak istiyorum.

11 Haziran'da yapılması planlanan seçim, PYD'nin alan kontrolü ve meşruiyet elde etme anlamında yeni bir hamlesi/çabası olarak değerlendiriliyor. Örgütün 2017'de yerel seçim teşebbüsü olmuştu. Şimdi 104 yerde bu seçimleri yapmak istiyor.

Seçimler yapılır mı gerçekten? Yoksa 11 Haziran'a kadar ya da o gün itibarıyla bir iptal/erteleme söz konusu olur mu? Her iki ihtimal de söz konusu olabilir.

Yukarıda söz ettiğim gibi, seçimlerin demokratik kriterler açısından evlere şenlik bir formatı var. Yüksek Seçim Komisyonu, yani seçimleri güya izleyip denetleyecek yapı dahil, her şey PYD'nin kontrolünde olacak şekilde dizayn edilmiş.

16 kişilik bir komisyon. En tepede, KCK yapılanmasına uygun şekilde eş başkan sıfatı verilen iki PYD'li görev alıyor. Adayların kim olabileceğine de kimlerin oy kullanabileceğine de bu komisyon karar veriyor.

Yani, yanlışlıkla, sandıktan istenmeyen bir sonuç çıkmaması için her şey düşünülmüş.

DİĞER KÜRT PARTİLER DEMOKRATİK NİTELİĞİ OLMAYAN SEÇİMLERİ BOYKOT EDİYOR

Önemli bir bilgi daha.

Barzani'ye yakın partiler seçimleri boykot ediyor. Böyle bir kararın da anlaşılır gerekçeleri var tabi.

Birinci neden seçimlerin baştan aşağı PYD’nin kontrolünde PYD’yi seçme amacıyla yapıldığını en iyi onlar görüyorlar.

PKK, 2012'den sonra silah zoruyla bölgede terör estirirken, diğer Kürt grupları ve partileri de öldürme/sürgüne gönderme/yıldırma gibi yöntemlerle baskıladı.

Bir ara, Türkiye'de de ismi yakından bilindiği için sıfatından bahsetmeye lüzum olmayan Brett McGurk, Kürt/Kürt barışı hedefi doğrultusunda PKK/YPG ile Barzani yönetimini yakınlaştırmaya çalıştı.

Ancak PKK'nın Marksist ideolojiden gelen maksimalist tutumu nedeniyle o bile böyle bir hedefte başarılı olamadı.

ABD İKİLİ Mİ OYNUYOR?

Mayıs sonunda ABD Dışişleri Bakanlığı adına yapılan açıklamaya bakılacak olursa, Washington'ın seçim yapılmasına "soğuk" olduğu düşünülebilir.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, sözde yerel seçimlere ilişkin, "Serbest ve şeffaf bir seçim ortamının bulunmadığı değerlendirmesi" yapıldı.

Böyle bir açıklama yapıldı ama bu yaklaşımın içinde "Seçimler gayrı meşru" anlamına gelen bir anlam da çıkarılamaz.

Ama her durumda örgütün aldığı bu kararın, ABD'nin PYD'ye açtığı alanın bir tık ötesinde olduğu değerlendirmesi yapılıyor.

"TÜRKİYE SEÇİMLERİ KABUL ETMEYECEK, BU BİLGİ BÜTÜN MUHATAPLARA BİLDİRİLDİ"

Ankara'nın yaklaşımını yansıtması bakımından önemli bir bilgi daha verelim.

Türkiye, seçimlerin meşruiyetini asla kabul etmeyecek ve duruş, ABD ve İran dahil bütün taraflara bildirilmiş durumda.

"Bir yorum" olarak şöyle şeyler de söyleniyor:

Amerikalılar Filistin meselesinde sıkıştı. Onların temel amacı, İsrail/Suudi Arabistan'ı bir araya getirerek Hamas'ı devre dışı bırakmak. Şam rejimine, "İran’dan uzaklaş, bu kampa gel" şeklinde bir çağrı yapıyor ABD.

Türkiye'nin pozisyonu ise, net:

"PYD sahada var olduğu sürece, terör olarak görülüyor ve gereğini yapma anlamında net duruş korunuyor."

IRAK'TA PKK'NIN TASFİYESİNE KARŞILIK PYD'YE GÖZ YUMULACAĞINA DAİR SPEKÜLASYONLARA DAİR: "BÖYLE BİR PAZARLIK YOK, BUNLAR KOMPLO TEORİSİ"

Tam da bu noktada Irak'ta PKK'nın tasfiyesine karşılık Suriye'de PYD'ye göz yumulacağına dair spekülasyonlar akla geliyor.

Bu türden spekülasyonlar ya da iddialara ilişkin olarak da net bir değerlendirme yapılıyor:

"Böyle bir pazarlık yok. Bunlar komplo teorisi." deniyor.

Irak'ta terörü "bu yaz" bitirme iradesinin arka planında Irak yönetimi ile sağlanan güçlü işbirliğine dönük atıflar ön plana çıkarılıyor.

Bağdat'a 40 yıl sonra ilk defa umut vadeden, onları ikna eden, inandıran bir çalışmanın umut verici sonuçları referans gösteriliyor.

SURİYE'DEKİ MEVCUT DURUM: BİR TÜR DEHŞET DENGESİ, YAHUT MEKSİKA AÇMAZI

Suriye'deki son durum bir nevi "Dehşet Dengesi"ne benzetiliyor.

Olayların aktörlerinin her biri için meselenin bir açmaza dönüşmesi gibisinden bir anlamı olan "Meksika Açmazı" tabirini kullananlar da var.

ABD açısından, Suriye'deki varlıkları kendilerine önemli bir fatura çıkarmadığı için bir nevi CENTCOM hatırına burada kaldıkları söyleniyor.

Ama şunu ekleyeyim: ABD şartlar oluşursa başka yerlerde olduğu gibi burada da PYD/YPG'yi hemen, her an satabilir.

Son olarak...

Türkiye, Suriye'nin kuzeydoğusundaki PKK/PYD oluşumuna dönük, zaman zaman askeri harekatlar yürütüyor.

Bu rutini içerisinde, SİHA'larla yapılıyor ama bazen de özellikle terör saldırılarına cevap verme anlamında savaş uçakları da operasyonlara dahil ediliyor.

Örgüt, Türkiye'nin operasyonları sonrası, Batılı müttefiklerine "En az 10 yıl geri gittik şeklinde bir argüman kullanarak" yeni destek çağrılarında bulunuyor.

Burada bir "fırsatçılık" olsa da bu operasyonların etkili sonuçlar ürettiği, caydırıcılık sağladığı da bir gerçek.

ABD için Suriye'de bulunmak can kaybı anlamında bir maliyet üretmiyor ama mali anlamda bir fatura çıkardığı çok açık.

Amerikan vergi ödeyicilerinin vergileriyle örgüt için tahsis edilen 700 milyon dolar "heba oluyor" şeklinde bir hava üretirse Washington'da, bunun siyasi ve diplomatik sonuçları olabilir.

"Ne işimiz var Suriye'de" sorusu Türkiye'de sorulunca başka, Amerika'da sorulunca bambaşka anlamlar taşır zira.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner60

banner63