Ketebe Yayınları bünyesinde hazırlanan eserin Altunizade Kültür Merkezi'nde gerçekleşen tanıtım toplantısında Prof. Dr. Asım Cüneyd Köksal ve Doç. Dr. Murat Kaya söyleşi yaptı.

Söyleşide, Elmalılı'nın yaşamı, dünyaya bakışı, eserin yazım süreci ve etkisi ele alındı.

Doç. Dr. Murat Kaya, Yazır'ın Türk milleti ve İslam ümmeti için yaşadığı asırda yeni fikirler ortaya koyan, açılımlar getiren, ümmetin kurtuluşu, feraha çıkması, gelişmesi, durağanlıktan kurtulması için gayret eden büyük bir müceddid olduğunu belirterek, "Küçük yaşta Arapçayı öğrenmiş, İslami ilimlerle meşgul olmuş. 1895'te 17 yaşlarında İstanbul'a geliyor. İstanbul medreseleri, okulları, programları, kültürel faaliyetleri, ilmi faaliyetleriyle büyük bir nimet. Hamdi Efendi de ilk devrelerde, İslami ilimlerin geneli ile meşgul oluyor, hatta 'dersiam' oluyor. Dersiam İslami ilimlerde fıkıhtan, tefsirden, hadisten, kelamdan, felsefeden, mantıktan dersler veren demek. Kendisi ayrıca genel olarak İslami ilimler bilmekle birlikte 15 yıl fıkıh çalıştığını, tedris ettiğini de söylüyor." dedi.

"10 BİNİN ÜZERİNDE DİPNOT VE 12 BİN CİVARINDA YAN NOTLA ZENGİNLEŞTİRİLEN ÇALIŞMA"

Hamdi Yazır'ın edebiyat, tarih, batı hukuku ve felsefe alanlarında da çalışmalar yaptığının altını çizen Kaya, şunları kaydetti:

"İlimle meşgul olduğu gibi fiiliyatla hareketle de meşgul. Çok yönlü, çok kapsamlı bir insan. Bütün bu birikimiyle tefsiri yazmaya başlıyor. Burada da evvel, ahir rivayeti alıyor. O zamanlar bir zayıflama dönemi var Osmanlı'da. Dolayısıyla kendisinden öncekilerin ilmine sahip çıkmak, selefi, geçmişi, genel kültürümüzü muhafaza etmek, sonrasında da yeni gelişmeleri takip ederek bunları birleştirmeyi hedefliyor. Bunu da başardığını rahat bir şekilde söyleyebiliriz."

İstanbu"lun  Fethi Dr. Fatih ERBAKAN'ın katılımlarıyla İstanbu"lun Fethi Dr. Fatih ERBAKAN'ın katılımlarıyla

Murat Kaya, eserin ilk cümlesinden son cümlesine kadar, insanı cezbederek, çekerek, hayran bırakarak devam ettiğini söyleyerek, "İlim, felsefe ve edebiyat. Bu tefsirde bunu görüyoruz. Tabii bugün geldiğimiz noktada dilinden biraz uzaklaştığımızdan dolayı anlamak için biraz çalışmak, gayret etmek gerekiyor. Bu baskıda ona yardımcı olmak için açıklamalar kısmını koyduk." diye konuştu.

Eserin hazırlanış sürecine de dikkati çeken Kaya, "Bu baskı, Elmalılı'nın kaleme aldığı metni en sahih haliyle ortaya koymak için yürütülen uzun soluklu bir emeğin ürünüdür. 10 binin üzerinde dipnot ve 12 bin civarında yan notla zenginleştirilen çalışma, ilmi terimlerden Arapça ibarelere, özel isimlerden kaynak künyelerine kadar birçok detayı açıklayarak metni hem uzmanlara hem de genel okura açmaktadır." ifadelerini kullandı.

"TÜRKÇENİN ZİRVE ÖRNEKLERİNDEN"

Prof. Dr. Asım Cüneyd Köksal ise 1925'te alınan kararla eserin yazılmaya başladığının altını çizerek, "1938 yılında birinci cilt çıkıyor. Aşağı yukarı 13 seneye yakın bir zaman devam eden bir çalışma. Çok meşhur bir eser fakat şöhreti nispetinde okunmuş mu acaba bilmiyoruz. Bazı çok meşhur eserler, fazla okunmamıştır. Bu eserdeki fikri örgüyü ele alan bir doktora tezi var mı diye sorabiliriz mesela. Cevabım çok olumlu olmayacak. 100 yıl sonra bu eseri tekrar basarak bunu da değiştirmek istedik." değerlendirmesinde bulundu.

Yazır'ın yalnızca bir tefsir alimi değil, aynı zamanda İslami ilimleri felsefe, mantık ve doğa bilimleriyle mecz edebilen kuşatıcı bir mütefekkir olduğunu vurgulayan Köksal, "Elmalılı'nın bu eseri, sadece bir tefsir değil, aynı zamanda Türkçenin zirve örneklerinden biridir. Eser, Kuran-ı Kerim'in ruhunu hem ilmi hem de edebi bakımdan çağın insanına ulaştırma çabasının en parlak numunesidir." dedi.

"İNŞALLAH BU ŞEKİLDE DAHA ÇOK İSTİFADE EDİLİR"

Köksal, eserde yer alan meal kısmının ilk etapta Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alacağını kaydederek, şu bilgileri verdi:

"Elmalılı Hamdi Efendi tefsiri yazacaktı. Tefsirin meal kısımları boş bırakılıyordu ki Akif'in mealiyle doldurulacaktı. Daha sonra Mehmet Akif Bey anlaşmasını feshetti. Böylece meal kısmını da Elmalılı üstlendi. Bizim yaptığımız çalışmanın da iki boyutu var. İlk defa bir metnin sahih bir şekilde tespitine yönelik bir çalışma yaptık. Bir diğer nokta ise okuru bu eserle nasıl daha yaklaştırmak gerekir diye düşündük."

Eserde çok sayıda ilmi ilgilendiren terimlerin yer aldığına işaret eden Köksal, "Bu terimlere dair açıklamalar yaptık ve zor anlaşılır kelimeler için hem notlarda hem de her cildin sonunda lügat ilavesi yaptık. Ayrıca rivayet değerlendirmeleri yaptık. Yani müellifin aktardığı bazı rivayetlerin hangi kaynaklarda yer aldığı, sahih, zayıf gibi değerlendirmeler ve oldukça zor olabilecek pasajları kenarda sadeleştirerek açıklamaya çalıştık. İnşallah bu şekilde daha çok istifade edilir." şeklinde konuştu.

Eserin 100. yılına özel hazırlanan baskı, 8 cilt olarak Ketebe Yayınları etiketiyle okurların beğenisine sunuluyor.

Kaynak: RSS