Size bugün, eğer tedbir almazsanız ağzınızın tadını kaçıracak hadiselerden söz edeceğim. Önce birkaç küçük soru: Ağrı Dağı’nın yüksekliği kaç metre. Ağrı’nın deniz seviyesinden yüksekliği kaç metre. Apartmanlarda dairelerin yüksekliği kaç metre..

Ağrı Dağı, Türkiye'nin en yüksek zirvesi olup, yüksekliği 5.165 metredir. Ağrı İli: İl merkezi deniz seviyesinden 1.640 metre yüksekliktedir. Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan Ağrı dağı eteklerinde hava sıcaklığı 35 dereceyi bulurken dağın zirvesinde ise sıfırın altında -10 dereceye kadar düşebiliyor. Ağrı dağı Türkiye'nin en yüksek zirvesi olup, yüksekliği 5.165 metredir.​  Zirve ile etekleri arasındaki sıcaklık farkı yaklaşık 45 dereceye ulaşıyor. Yıllık zirvede ortalama en düşük sıcaklık: (Ocak-Şubat), -30°C ila -40°C arasında.  Bu arada  Ağrı ilinde ölçülen en düşük sıcaklık 20.1.1972’de  -45.6 derece oldu. Yaz aylarında bile zirvede sıcaklık genelde -5 derecedir.

Bu ölçümler Türkiye ile ilgili. Yeni Manyetik kutup Yakutistan’da durum, başkent Yakutsk da en düşük -64.4 derece, ortalama kış sıcaklığı -38.6 derecedir.  En yüksek sıcaklık ise +19,5 derece. Geçmişte ülkenin Kuzey sınırında Verhoyansk'ta -67.7, Oymyakon'da -72.3 derece görüldü.

Yolcu Uçakları Uçuş Yüksekliği ve Atmosferik Sıcaklık Uçuş Yüksekliği: Bakın yolcu uçakları genellikle 30.000 ila 35.000 feet (yaklaşık 9 ila 10,6 km) arasında uçarlar.​ Uluslararası Standart Atmosfer (ISA) modeline göre, deniz seviyesinden itibaren her 1.000 metrede sıcaklık yaklaşık 6,5°C düşer. Bu nedenle, 10 km yükseklikte sıcaklık yaklaşık -50°C civarındadır.​ Gökte ısı, gece-gündüz hareketi, güneş aktivitesi, Schuman Rezonansı etkisi ile Troposfer, Stratosfer’de farklılıklar ve ısı dalgalanmalarına sebeb olabilir.

Yerin altında250+ derecede ısı, yukarıda -50 derece (Ağrı dağında 1600 metrede  eksi 30-45 derece) arası bir ısı, bu ikisi arasında kuşkusuz sıcak rüzgarlar, termal sıcaklıklar, beşeri ve teknik ısınma, ama bunların hiç biri ya da topluca, dar çevrede sorunlara yol açsa da dünya ölçünde bir Global tehdide dönüşemez.  Ve bu arda yerin 4 metre altında, sabit 18 derece ısı olduğunu unutmayalım. Harika bir soru! Yeraltına doğru inildikçe sıcaklık düzenli bir şekilde artar. Bu artışa jeotermal gradyan (veya Sıcaklık Gradyanı) denir. İşte temel bilgiler:  “Jeotermal Gradyan” hesabıan göre Ortalama Isı Artışı, Yüzeyden 100 m aşağıda: +2,5 ila +3°C, 1.000 m (1 km) derinlikte: +25 ila +30°C, 3.000 m derinlikte: +75 ila +90°C, 10.000 m (10 km) derinlikte: +250°C civarı olabilir. Gücünüz yetiyorsa, volkanlardaki zehirli gazı ve bu yangını söndürün. Manyak mısınız siz! Ne yaptığınızın farkında mısınız. Bu denge inekler gaz çıkardı diye değişmez. Isı’nın Entropisini bilmiyorsunuz. Hani vardan yok, yoktan var olmazdı. O ısı nereye gitti. Ne oldu. Bu birim alanda atomik yoğuşma ve sürtünme ile ilgilidir. Su nasıl katı gaz ve sıvıya dönüşebiliyorsa hava ısısı da ortama göre değişkenlik gösterse de, yeryüzündeki canlıların hareketi ile bu dengeyi bozamazsınız.

Bir değişim yaşanıyorsa, bunu da durduramazsınız. Yapabiliyorsanız Gazze’deki yangın bombalarını durdurun. İnekler kadar insanlar da havayı ısıttığı için mi onları da itlaf etmek istiyorsunuz? 500 Milyon insan yeter değil mi? 7,5 Milyarı çöp! SIFIR ATIK için bunları İTLAF etmeniz gerekiyor öyle mi? Bakın, Dünyanın çekirdeğinden gelen ısı (yaklaşık 5.000°C’ye kadar çıkar). Radyoaktif elementlerin (uranyum, toryum, potasyum) bozunması sonucu oluşan ısı dışında ısınmayı  Sıkışma ve sürtünme gibi yer kabuğu içi mekanik etkiler. Volkanik bölgelerde (mesela Afyon, Denizli, Manisa gibi yerlerdejeotermal gradyan çok daha yüksek olabilir. Bazı yerlerde her 100 metrede 10°C’ye kadar sıcaklık artışı görülebilir. Zalimsiniz zalim. Sahi Madem yerin 4 Metre altında 18 derece ısı var, neden bu ısıyı kullanmıyorsunuz. Neden yapı ruhsatlarında buna dikkat etmiyorsunuz. 2 derece ısıt sıcak, 2 derece soğu serin.  Niye buna kafa yormuyorsunuz. Sadece ZALİM değil, CAHİLsiniz. Allah (cc) zalim ve cahil bir topluluğa yardım etmez. Ancak birbirinizi yersiniz böyle, cehennemin dibine kadar yolunuz var, eğer tevbe etmeyecekseniz!

Ankara’lılara kötü bir haberim var, KITLIK ve KURAK’lığa hazır olun. Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) verilerine göre, 18 Nisan 2025 itibarıyla barajlardaki toplam su miktarı 410.360.000 m³'tür. Toplam baraj hacmi 1.585.393.000 m³ olduğundan, doluluk oranı yaklaşık %25,9'dur.​ Ayrıca bir de emilim ve buharlaşma riski var. Emilim derken tabi bir emilimden söz etmiyorum. Manyetik kutuptaki değişim sebebi ile yeraltı sularının hareketinin yönü değişiyor. Fay hatları da değişiyor. Bu bin yılda bir olan bir durum, 360 derece 50 derece yakın bir kayma oluyor. Bu süreç 2025’e kadar devam edecek. Tuz gölünden Manisa’ya kadar olan bölgedeki göller suyunu kaybediyor. Bakın buna bağlı olarak denizdeki balıkların göç yolları, gökte uçan kuşların göç yolları da değişiyor. Rüzgarların yönü, şiddeti de değişiyor ve bu etkiler ayrıca 2020’a kadar devam edecek.  Vaha’lar çöle, çöller vaha’ya dönüşebilir. Bazı bölgelerde çökmeler olurken, uyuyan volkanlar uyanabilir. Konya’daki Obruklar durduk yere olmuyor. Tuz Gölü ve Ankara Gölbaşında 2024 Su Seviyesi Kaybı Kuraklık ve yeraltı su seviyesindeki düşüş nedeniyle alarm veriyor.  Tuz gölünün suyla kaplı alanı 2023'te 9.000 hektara kadar gerileyerek, önceki yıllara göre %90'lık bir kayıp yaşandı. Ankara Gölbaşı 2023 yılı Çevre Durum Raporu'na göre, Mogan Gölü'nün maksimum su seviyesi 1.029 metre, minimum su seviyesi ise 1.000 metredir. Kayıp devam etmektedir.

Öte yandan Ankara’ya su sağlayan barajlardaki Toplam doluluk oranı %25.88, Aktif doluluk oranı %15.85’dir. Aktif Kullanılabilir Su Miktarı: 18.4.2024’de 576.925.000 m3 idi. Yani %41.32 doluluk oranı söz konusu idi. 18.4.2025’de 221.403.000 m3 ile  yani doluluk oranı %15,85 doluluk oranına geriledi, hem de yaza girerken. (Daha ayrıntılı bilgi için bakınız: https://www.aski.gov.tr/tr/baraj.aspx?utm_source=chatgpt.com) 1992 sonrası durum, 2000 yılı sonrası durum, yıllara göre barajlara gelen su miktarını görmek için de ayrıca bakınız: (https://aski.gov.tr/tr/Baraj.aspx?utm_source=chatgpt.com)

Kıtlık ve kuraklık kapıda. Böyle giderseniz Allah (cc) üstünüze pislik yağdıracak (Zaten Cehemtrail ile yağdırıyor da, daha fazlasını bekleyin), işlerinizi sarp dağlara sardıracak. Bakın Allah (cc) bu işi yapanları nasıl tehdit ediyor: 

Deprem ve diğer afetler için zahiri sebebler yanında manevi sebeplere de dikkat etmek gerek. Biz kendimizi değiştirmeden, bu zulüm, bu ahlaksızlıklar, fuhuş, uyuşturucu, adaletsizlik, hırsızlık, gasb, rüşvet, adam kayırma, ehliyet ve liyakat’ın dikkate alınmaması, cahillik devam ettiği sürece, daha beterini bekleyin. Ha bu deprem de bir uyarı olsun.

(Bakara 188) “Birbirinizin malını haksız yollarla yemeyin. Başkalarına ait bazı malları, günah olduğunu bile bile haksız yolla yemek için mevki ve makam sahiplerine rüşvet vermeyin”. (Bakara 275-276) “Riba (Faiz) yiyenler, kıyâmet günü kabirlerinden, başka türlü değil, ancak şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkacaklardır. Bunun sebebi, ‘Alış-veriş de tıpkı faiz gibidir’ demeleridir. Halbuki Allah, alış-verişi helâl, Riba’yı (faizi) haram kılmıştır. Her kime Rabbinden bir öğüt gelir de  Riba ile alışveriş yapmaktan (faizcilikten) vazgeçerse, önceden aldıkları kendisine aittir. Artık onun hakkındaki kararı Allah verecektir. Kim de yeniden Riba ile iş yapmaya (faizciliğe) dönerse, işte onlar cehennemin yoldaşlarıdır ve orada ebedî kalacaklardır”. “Allah, malı artırdığı sanılan Riba’ya (faize) bereket vermez ve onu eksilte eksilte sonunda mahveder. Buna karşılık malı eksilttiği sanılan zekât ve sadakaları bereketlendirir. Allah, nankörlükte ve günahta ısrarlı olanların hiçbirini sevmez”. (Bakara 278-279) “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının. Eğer Allah’a gerçekten inanıyorsanız, Riba’dan (faizden) doğan, ancak henüz tahsil etmediğiniz kazançları almaktan vazgeçin”. “Eğer Riba’dan (faizcilikten) vazgeçmezseniz, artık Allah ve Rasûlü’ne karşı savaş açtığınızı, onların da size savaş açtığını bilin. Eğer tevbe ederseniz ana paranız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz”. (Ali İmran 130) “Ey iman edenler! Kat kat Riba (faiz) yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz”.

(Nisa 31) Siz eğer yasaklanan büyük günahlardan sakınırsanız, biz sizin küçük günahlarınızı örteriz. Ve sizi, saygı ve ikram göreceğiniz şerefli bir mevkiye çıkarır ve neticede pek hoş, çok değerli ve ikramı bol bir yere yerleştiririz. (Nisa 160-161) Yahudilerin yaptıkları zulümler ve pek çok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce kendilerine helâl kılınmış olan bir kısım temiz ve hoş yiyecekleri biz onlara haram kıldık”. “Bir de kendilerine yasaklandığı halde Riba (faiz) almaları ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden, İçlerinden kâfir olanlara (…” kâfir olanlar" ifadesi, Riba konusunda olduğu gibi Allah'ın emirlerini bile bile reddeden, Allah'ın emirlerine uymamayı alışkanlık haline getiren ve bu konuda inat edenleri ve bu davranışlarıyla küfre sapan kişileri kasteder.. İbni Kesir ve Elmalıpek acıklı bir azap hazırladık”.

(Rum 39İnsanların malları içinde artacağını düşünerek Riba’ya (fâiz’e) verdiğiniz para, zâhiren artar gibi gözükse de, Allah katında artmaz. Oysa Allah’ın rızâsını isteyerek karşılıksız verdiğiniz zekât cinsinden şeylere gelince, işte böyle yapanlar, mal ve sevaplarını kat kat artıranların tâ kendileridir”. Daha söyleyecek çok şey var da daha fazla uzatmayayım diye kısa kesiyorum.  Önümüzdeki hafta yine bu konuya döneceğim. Riba, İklim, Uyuşturucu/Alkol, Adaletsizlik, yolsuzluk, terör, intihar, cinayetle bu konuların manevi açıdan ilgisinden ve bu anlamda önceliklerimizden bahsedeceğim inşallah.  Selam ve dua ile.

NOT: Bu arada Chemtrail yöntemi ile, hava, su, toprak, açık su havzaları, insanlar, hayvanlar ve bitkiler zehirlenmeye devam ediyor. Su seviyesi düştükçe yüzeyden su havzalarındaki zehir miktarı, rezervlerdeki su kaybına paralel daha yüksek bir orada ulaşıyor. SAVCILIĞA SUÇ İHBARI: TOPLUM OLARAK ZEHİRLENİYORUZ. CoVİD’DE SUSTUNUZ BARİ ŞİMDİ SUSMAYIN.