Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu / Gelir adli ilahi sorar Ömer’den onu.
Bu mesajı Kemal Özer’in davetine icabet ederek, @1MilyonMektup etiketi ile bir “açık mektup” olarak, 1 Milyon+1 olarak ilgililere arz etmek istiyorum.
Hiç kimse bu dünyada olup bitenleri görmezden, duymazdan bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu / Gelir adli ilahi sorar Ömer’den onu. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz Şeytanlardır. Bu dünyada yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımız, söylediklerimiz ve söylememiz gerekirken söylemediklerimiz yüzünden, ruz-u mahşerde hesaba çekileceğiz. Allah (cc) aklımızdan ve kalbimizden geçenleri, kriptolu, özel hatlardan, kuryeler üzerinden ve kapalı kapılar arkasında, sağır odalarda, fısıldaşarak konuşulanları bilir. Sonuçta bu dünyada yapıp yapmadıklarımızla ya kendi cennetimizde sırtımızda tuğla, ya da kendi cehennemimize kendi sırtımızda odun taşıyor olacağız.
Gazze’de kardeşlerimiz bugünün Ashab-ı Uhdud’udur. (Buruc 4-8) “Kahrolsun (Lanet olsun) mü’minleri yakmak için o hendekleri kazanlar. Alev alev tutuşturulmuş ateşle dolu hendekleri! Onlar o ateşin başına oturmuş, Mü’minlere yaptıkları işkenceyi keyifle seyrediyorlardı. O mü’minlerden, başka bir sebeple değil, sadece karşı konulmaz kudret sahibi ve her türlü övgüye lâyık olan Allah’a iman etmelerinden ötürü nefret edip, intikam alıyorlardı.”
(Tevbe 34): "Ey iman edenler! Size ne oldu ki, Allah yolunda sefere çıkın denildiği zaman yere çakılıp kaldınız? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Oysa dünya hayatının zevki, ahiretin yanında pek azdır."
"İsrailoğullarından bir topluluğun, peygamberlerinden birine, ‘Bize bir hükümdar tayin et ki Allah yolunda savaşalım’ dediklerini görmedin mi? O, ‘Ya size savaş farz kılınır da savaşmazsanız?’ dedi. Onlar, ‘Yurdumuzdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmışken Allah yolunda neden savaşmayalım?’ dediler. Ama kendilerine savaş farz kılınınca, içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler. Allah zalimleri çok iyi bilir." (Bakara 246)
"Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve 'Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan şu şehirden çıkar, bize katından bir veli/protektör gönder, bize katından bir yardımcı ver' diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" (Nisa 75)
"Savaş size farz kılındı; oysa o size hoş gelmez. Ama olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o sizin için hayırlıdır. Ve olabilir ki, bir şeyi seversiniz; oysa o sizin için şer/kötüdür. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara 216)
Gazze Kudüs’e, İsra’nın makamı olan, ilk kıblemiz ve namazın farz kılındığı yer olan Mescid-i Aksa’ya açılan bir kapıdır. Gazze’deki mazlumlara yapılan zulüm ayrıca bir Müslüman olarak bizi ilgilendirir. Gazze bu anlamda bizim için DİN DAVASI’dır. Eğer kardeşlerimize yardım eli uzatmayacak olursak, korkarım, onlara bu zulmü yapanları yakacak ateş, bize de dokunur. (Hud 113)’de ne deniliyordu: "Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur; sonra size yardım edilmez."
Savaş Farz olduğunda, savaştan kaçanlar, korumaya çalıştıkları değerden mahrum bırakılacaklar. Onlar kaçtıkları zannettikleri şeye doğru koşan gafillerdir.
Gazze bizim için TARİH DAVASIdır. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Tarih’in bize yüklediği bir sorumluluk vardır. Bu anlamda bu dava bizim için aynı zamanda bir GELECEK DAVASIdır. Gazze halkının başına gelenler, yarın bizim çocuklarımızın da başına gelebilir. Gazze’yi yakan ateş Kudüs’e dayandığında bir adım sonrasında ARZ-I MEV’UD coğrafyası vardır. Ve o coğrafya bizim ülkemizin bir bölümünü de kapsamaktadır. Gazze konusu bizim için İNSANLIK DAVASI’dır. Bunların hiç biri olmasa, o halk Müslüman da olmasa, bu zulüm karşısında bizim zalimlere karşı mazlumlardan yana olmamız gerekirdi. Kaldı ki burada bir SOYKIRIM SUÇU işlenmektedir. Burada bir SAVAŞ SUÇU söz konusudur.
Hal böyle olunca,
1-Acil olarak derhal, Gazze’ye insani yardım ulaştırılmalı, bu insanların ekmek-su, sağlık ve barınma ihtiyaçları karşılanmalıdır.
2-Derhal bölgede bir İslami ve diğer milletlerdeki gönüllülerden oluşan İnsani yardım gücü oluşturulmalıdır.
3-Lahey grubunun kararı, nihai süre beklenmeden onaylanmalıdır.
4-TBMM’de acilen kapalı bir oturum yapılarak durum değerlendirilmeli ve TBMM tarafından dünya parlamentolarına acil kodlu bir çağrı yapılmalıdır.
5-Yargı erki, İsrail’deki soykırım ve savaş suçuna yardım ve yataklık edenler hakkında hukuki süreç başlatılması. Türkiye’de mukim olanların yurt dışında faaliyetleri ve sosyal media paylaşımları takibe alınmalı. Yurt dışında ikamet edeceklerden suçu ve suçluya öven onlara yardım eden kişi ve kuruluş temsilcilerinin ülkemize giriş yaptıklarının tesbit edilmesi halinde hukuki süreç başlatılmalıdır.
6-Derhal İsrail ile diplomatik ilişkiler, eş zamanlı ticari faaliyetler dondurulmalıdır.
7-Türkiye’deki başka CHABAT olmak üzere, İsrail’le ilişkili, kişi, grub, işletmeler tasfiye edilmelidir.
8-Çifte vatandaş olup, İsrail’de askerlik yaparken, savaş suçuna iştirak edenler mahkemeye sevk edilerek yargılanmalı, suçu sabit görülenlerin vatandaşlıkları iptal edilmelidir.
9-3 Ağustos Pazar günü "Soykırım ve Zorunlu Göçü Reddetme Günü"dür. Bugünden başlayarak, o günden önce gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra Türkiye olarak bundan sonra izleyeceği politikaları kamu oyuna açıklanmalı ve uluslararası örgütlerle, Türkiye’deki diplomatik misyon şeflerine yazılı olarak iletilmelidir.
10-Bununla birlikte konuyla ilgili olarak, BM Genel Kurulu, BM GK, BRİCS, AB, NATO, D8, Kızılay, İslam Konferansı, Arab Birliği, Afrika Birliği, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC), Amerika Devletleri Örgütü (OAS), Mercosur (Güney Ortak Pazarı), Pasifik Adaları Forumu (PIF), Güney Asya Bölgesel İşbirliği Teşkilatı (SAARC), İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth of Nations), Uluslararası Frankofoni Örgütü, Türk Devletleri Birliği, Bağımsız Devletler Topluluğu, Avrasya Ekonomik Birliği (EAEU), Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE), İşbirliği Konseyi - GCC, Karayipler Topluluğu - CARICOM). Lahey grubu ile işbirliği içinde bu örgütler Gazze gündemi ile toplantıya çağırılmalı ve çözüm önerileri müzakere edilerek, Lahey grubu tarafında oluşturulacak bir sekreterya tarafından ve ilgili ülkelerin haber ajansları üzerinden bu faaliyetler duyurulurken, yeni karma toplantıları gündem olan talep ve çağrılar çerçevesinde inisiyatif grubları, çalışma grubları oluşturulmalıdır. Yine aynı şekilde katılım sağlayan ülkelerin parlamentoları, yönetimleri, STKları ve Media arasında ortak çalışma grubları oluşturulmalı. Ülkeler arası bir eylem grubu, fon ve insani yardım kuruluşları ve Kızılayları arasında işbirliğine gidilmelidir.
Konu “İnsan Hakları” ile ilgili bir konu olduğu için evrenseldir. Dolayısı ile adı geçen kuruluşlarla temas için üye olma şartı aranmadan, doğrudan gözlemci olarak da katılım gerçekleştirilebilir.
11-Gazze eylemleri dolayısı ile gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalı, silahsız, saldırısız, kamu düzeni, güvenliği, kamu sağlığı açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturmayan eylemelerin polisiye tedbirlerle engellenmesine son verilmesi gerekir. Şeyh Edeb ali, Osman gaziye ne demişti: “Oğul, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Güceniklik bize, gönül almak sana”.
Öte yandan İnsan Hakları hukukuna göre, Media, STK’ların kamu görevlilerine karşı artırılmış eleştiri hakkı vardır. Kamu görevlilerinin ise artırılmış tahammül yükümlülüğü vardır. Eleştirini sınırını, kamuoyunda söz konusu olay karşısında toplumun duyduğu acı ve infial belirler. Bu konudaki tepkiler ve kullanılan dil, alışılmışın dışında şok edici bir mahiyette de olabilir.
Ya Rab bize Hakkı Hak, Batılı batıl göster, Hak’da toplanmamızı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.
Esselamü menittebeal
Huda ve dua ile