Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız ana ve babamıza, hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!

Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan ve kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında sayısız nimetleriyle yaşatan ve tüm nimetlerin zerresinin hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız ana ve babamıza, hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!

Bir avuç mutlu ve putlu azınlık olan zalimlerin gündemlerinin peşinde değil, sömürdükleri bedenlerini ve beyinlerini işgal ettikleri milyarlarca mazlumun gerçek gündemlerinin peşinde koşalım! Medyanın bilerek hedef ve gündem yanıltıcı, dedikodu ve gıybet dolu programlarının oyunlarının kurbanı olmayalım! Bugün gerek halkımızın gerekse mazlum Ümmet Coğrafyasının en önemli gündemi, günlük dedikodu ve kısır çekişme konuları değildir! Asıl ana gündemimiz her gün artmakta olan devasa manevi ve maddi sorunlarımızdır!

Maddi gündemlerimizin başında; aşsızlık, işsizlik, evsizlik, eşsizlik afâtı ve yangınları olmalıdır!

Zira maddi sıkıntıları artan toplumun manevi ve ahlaki değerleri de zayıflamaya başlar!

Bu sebeble manevi gündemlerimizin başında da;

Aile yuvalarının yıkılması ve nesillerimizin ahlaki erozyonu başta olmak üzere kültürel ve silahlı işgal, katliam, tecavüz, sahipsizlik, soysuzluk, arsızlık, ehliyetsizlik, adaletsizlik, emanetsizlik, güvensizlik, metanetsizlik ve cinsi sapkınlık bela ve musibetlerinden doğan manevi ve ahlaki yangınları söndürmek, asla vazgeçemeyeceğimiz ana gündemlerimiz olmalıdır!

Hiçbir zaman gündemimizden düşmeyecek ana gündemlerimizden biri de Gazze başta olmak üzere İslam Dünyası’nda devam eden, arş-ı alâyı titreten zulümler olmalıdır. Kadın, çocuk, ihtiyar dinlemeden büyük bir soykırıma girişmiş zalim ve alçak siyonistlerin devamlı körükledikleri bu yangının tüm İslam coğrafyasını, tüm insanlığı ve tabii ki Türkiyemizi de sarmakta olduğunu bir an için unutmadan mücadelemizi artırmak zorundayız.

Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’in ve Eşsiz Önderimiz ve Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin haber verdiği tarihten silinen Nuh, Âd, Semud, Eyke, Tubba, Medain, Firavun, Sasani, Rum vb. kavimlerin yıkılış ve yok oluş sebeplerini asla unutmamalıyız!

Kur’an-ı Kerimimizde anlatılan, tek suçları Allah’a iman etmek olan Ashab-ı Uhdud ateşler içinde cayır cayır yanarken, etrafına geçmiş seyredenlerden değil, bu ateşi söndürmek, mazlumlara el uzatmak için tüm gücümüzü seferber edenlerden olmak mecburiyetindeyiz.

Bu bizim imani ve insani görevimizdir.

Ülkemizin, bu zulümlere dur diyecek askeri güce ulaşması için gayret ve çalışmalarımız kat be kat artmalıdır.

Aksi halde bu ateş herkesi ve heryeri saracaktır.

Gazze’de, 574 gündür devam eden tarihte eşi görülmemiş katliamlar, zulümler, mazlumların ahları, dünyayı bela ve musibetlere müstahak hale getirmiştir.

“Hakk’a, Adalete ve Hayra fren! Zulme, her türlü haksızlığa ve şerre motor!” olan zalimlerin oyunlarını bozmanın yolu hiçbir beşeri güçten korkmadan “Hakk’a, adalete, hayra motor! Zulme, her türlü haksızlığa ve şerre fren!” olmaktan geçer!

Allah’ımız; nefsimizi nefsimize ve bizi bize bırakmasın!

Gerçek dostlarımızı düşman, düşmanlarımızı dost görme basiretsizliğinden ve ferasetsizliğinden kurtarsın!

Hepimizin kalbini mazlumlara ve mağdurlara merhamet, sevgi ve saygı ile doldursun!

Daim hasbilerin yanında kılsın!

Dalkavuk ve hesabilerden uzak, uyarıcı dostlarımızla beraber eylesin! Amiin

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun! Amiin.

Selam, sevgi ve duayla…