Sumud filosu bu hafta sonunda Gazze önlerinde olacak inşallah. BM Genel kurulu devam ediyor. Filoda 50 ülkenin yurttaşları var. BM Genel Kurulu Sumud gölgesinde yapılıyor.

Dün “Güneş tutulması” vardı. Bugün Yahudilerin yeni yılı. Yahudi takvimi 5786. yılına bugün girdi. Bu tarih MÖ 3761’e denk gelir. 1656 (Tufan yılı) olarak kabul edilir. Yani, Hz. Nuh Tufanı’ndan bugüne yaklaşık 4130 yıl geçti.

Takvimin başlangıcı olarak dünyanın yaratılışı esas alınır. Roş Haşana (Yahudi Yılbaşı) bir hafta sürecek, bakalım bu günlerde neler yaşanacak. Yahudi takvimi kameri-şemsi bir takvimdir. Yani, hem ayın evrelerine (kameri) hem de güneş yılına (şemsi) dayalıdır. Aylar ayın döngülerine göre belirlenir (29 veya 30 gün), ancak güneş yılıyla uyumu sağlamak için yaklaşık her üç yılda bir fazladan bir ay (Adar II) eklenir. Bu bayram, Rabbiler için “dünyanın yaratılışını anma, tövbe, dua ve yeni bir başlangıç” anlamına gelir.

Kimilerine göre, dünyanın milyonlarca yıl bir geçmişi olduğu iddia edilir. Oysa bizden önce dünya’da Cinler farklı bir zaman boyutunda yaşıyorlardı. Sonra biz geldik. Biz geldiğimizde yine farklı bir zaman boyutu söz konusu idi. İnsanlar bu günkü zamana nisbetle 1000 yıl yaşıyorlardı. Dolayısı ile günkü zaman boyutundaki hesaba göre bir tahminde bulunmak doğru değildir.

Öte yandan Allah (cc) zaman içinde zaman yaratandır.

Tevrat’a göre Hz. Nuh, Hz. Âdem’in 10. kuşak torunudur: Hz.Âdem, Hz. Şit (Hz. Âdem’in oğlu), Hz. Enoş (Hz. Şit’in oğlu), Hz. Kenan (Hz. Enoş’un oğlu), Hz. Mahalalel (Hz. Kenan’ın oğlu), Hz. Yered (Hz. Mahalalel’in oğlu), Hz. Hanoch / Enok (Hz. Yered’in oğlu. Hz. İdris. İslam geleneğinde Hz. İdris, Kur’an’da peygamber olarak anılır (Meryem 56-57, Enbiyaö85). Yahudi geleneğindeki Hanoch (Enoch) ile Hz. İdris’in aynı kişi olduğu yaygın bir görüştür. Hz. İdris’in “göğe yükseltildiği” belirtilir, bu da Yahudi kaynaklarındaki Enoch’un “Tanrı tarafından alınması” anlatısıyla paralellik gösterir), Hz. Metuşelah (Hz. Hanoch’un oğlu), Hz. Lemek (Hz. Metuşelah’ın oğlu), Hz. Nuh (Hz.Lemek’in oğlu). Dolayısıyla, Hz. Nuh, Hz. Âdem’in 10. kuşak torunudur. Âdem’in doğrudan oğulları ise Tevrat’a göre Kabil, Habil ve Şit’tir.Eğer başka bir detay veya farklı bir perspektif istersen, lütfen belirt!

Tevrat’a (Yaratılış 10) göre Yafes (Yafet), Hz. Nuh’un üç oğlundan biridir (diğerleri Sam ve Ham). Aynı kaynakta Yafes’in Türklerin atası olduğu kabul edilir. Tevrat’a göre, Yafes’in soyu genellikle kuzey ve batı bölgelerine, özellikle Avrupa, Kafkasya ve Anadolu gibi alanlara yayılmıştır. Yafes’in oğulları (Gomer, Magog, Maday, Yavan, Tuval, Meşek ve Tiras) farklı halklarla ilişkilendirilir: Yavan: Antik Yunanlar (İyonyalılar) ile bağdaştırılır. Gomer: Kimmerler veya bazı kuzey halklarıyla ilişkilendirilir. Maday: Medler (bugünkü İran’ın kuzeybatısı) ile bağdaştırılır. Tuval ve Meşek: Anadolu ve Kafkasya’daki bazı halklarla ilişkilendirilir.

İslam kaynaklarında, Zülkarneyn kıssasında konu edilen ve bazı kaynaklarda cinlerle ilişkilendirilen “Yecüc - Mecüc” diye anılan müfsit canlı hakkında, Tevrat’ta (Yaratılış 10:2), Magog, Yafes’in oğullarından biri olarak doğrudan zikredilir. Gog ise Hezekiel Kitabı’nda (Hezekiel 38-39) “Magog diyarından Gog” olarak anılır ve kıyamet öncesi dönemde ortaya çıkacak müfsid bir güç olarak tasvir edilir. Hadislerde ve İslam tarihindeki bazı kıssalarda, Taberi ve İbn Kesir’in tefsirlerinde, Yecüc ve Mecüc’ün Hz. Nuh’un oğlu Yafes’in soyundan geldiği belirtilir. Özellikle Magog’un, Yecüc ve Mecüc ile doğrudan ilişkilendirildiği görülür.

Biliyorsunuz, Yecüc-Mecüc konusu Kur’an-ı Kerim’de kıyamet vakti ile verilen birkaç önemli işaretten biridir.

Tekrar başa dönecek olursak, Yahudiler, ellerindeki kitaptan bir yol hedef, yol, yöntem belirliyorlar. Bunun ayrıntılarını onlara kendi din adamları (Kahinler) anlatıyor. Onlar bir gelecek okuması yapıyorlar. Bu gelecek ile ilgili kozmik olayları, ay, güneş ve diğer gezegenlerin ve yıldızların hareketleri ile ilgili işaretlerden söz ediyorlar. Yer ve gökte olacak hadiseler arasında bir bağ kuruyorlar. Burada Astronomi bilginleri devreye giriyor. Bu bilgilerden astrolojik yorumlar yapılıyor. Bu bilgiler Mitoloji ile de eşleştirilerek ezoterik bir yoruma tabi tutuluyor.

Tanrı zannettikleri şeytanları bunlara mesajını böyle veriyor ve ayrıca onların algı ve sezgilerini yöneterek onları Şeytani ilhamlar ve Hannas’ın vesvesesi ile yönetiyor.

Allah (cc) kitabında “Ay ve güneş Allahın iki ayetidir” der. Mesela bugünlerdi Marduk, Sirius, Niburi diye çokça konuştuğumuz yıldız kümeleri ile ilişkilendirilen Tarık ve Şira Kur’an-ı Kerim’de adı geçen iki yıldızdır. Ayetlerde “Şira’nın da Rabii Allahtır” denilirken, Tarık suresinde, karanlık bir yerden darbeler vurarak gelen Tarık’ın güneş sisteminde neler yapacağı hakkında fazla bir bilgi verilmediği gibi, onu yaşamadan bilemeyeceğimiz de haber verilir. Hatta Tarık’ın batıdan doğup, doğudan batacağı da iddia edilir.

Bizim Ay yıldız’lı bayrağımız, bizi söylendiği gibi şehidlerin kanı üzerinde ay ve yıldızın yansımasını anlatmaz. Aslında ay’ın önündeki yıldız aslında Güneşi ifade eder. Aslında Güneş de bir yıldızdır. Bu yıldız Malezya ve Azerbaycan bayrağında doğrudan “Güneş” şeklinde resmedilmiştir. O kızıllıkta güneşin doğuş ve batışındaki, Şafak ve Gurub’un kızıllığıdır. Bu araların öncesinde aydınlık, sonrasında karanlık vardır. Ve bunlar birbirini takip edip dururlar. Kameri takvim ayın hareketlerini, Şemsi takvim Güneşin hareketlerini esas alır. İslam takvimi her ikisini birden kabul eder. Bizim günlük ibadetlerimiz Güneşe göre, haftalık, aylık, yıllık ibadetlerimiz ay takvimine göre yapılır. Aslında Ay-Yıldızın asıl anlamı budur. İbadet zamanlarının tayini ile Allah’a kulluğu, zamana ve mekan’a şahidliği ifade eder. Mesela İslam’da sabah namazı vakti, şafakla ilişkilendirilir: Şafak, fecr-i sadık (gerçek tan) ile başlar, yani güneşin doğuşundan önceki ışığın ufukta yayıldığı an. İslam’da akşam namazı vakti, güneşin batmasıyla (gurup) başlar. Gurup, günün sonunu ve geceye geçişi simgeler. Mesela bizde yeni gün, gece yarısı saat 24.00 de başlamaz. Güneş batınca yeni gün başlar. Yani günün ilk namazı Sabah namazı değil, Akşam namazıdır.

Bu arada 17 ayetten oluşan Tarık suresinin meali şöyle: “Göğe ve Târık’a (sabah yıldızına) yemin olsun. Târık’ın ne olduğunu sen ne bileceksin? O, (karanlığı) delen yıldızdır. Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici, bir koruyucu bulunmasın. İnsan, neden yaratıldığına bir baksın! O, atılan bir sudan (meniden) yaratıldı. (O su,) bel kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkar. Şüphesiz Allah, onu (tekrar) döndürmeye (diriltmeye) kadirdir. O gün, bütün sırlar ortaya dökülür. Artık insanın ne bir gücü kalır, ne de bir yardımcısı. Yemin olsun o dönüşlü göğe, Ve o yarılıp çatlayan yeryüzüne, Şüphesiz bu (Kur’an), hak ile batılı ayıran bir sözdür. O, bir şaka değildir. Onlar (inkârcılar) bir tuzak kuruyorlar. Ben de bir tuzak kuruyorum. Öyleyse kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak”.

7 Eylül’de “Ay tutulması” vardı. 21 Eylülde Güneş Tutulması oldu. 22 Eylül İsrailoğulları için yeni yıl ve bu süreç 28 Eylüle kadar sürecek. 27 Eylülde ise İstanbul’da Hahambaşı seçimi var. Bu seçim Karay, Hazara, Nuhi Yasalar ve İbrahim buluşmaları, Davud Koridoru, Şam, Kudüs, Süleyman Mabedi, Arz-ı Mevud siyaseti ile ilgili olarak TeoPolitik açıdan büyük bir önem taşıyor.

Tabii bu konuyu bir de Gazze, BM Genel Kurulu ve Sumud Filosu ile birlikte düşünmemiz gerek. Bugünden başlayarak yıl sonuna kadar Müslümanlar için kutsal bir gün ya da gece yok.

Biz alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Bizleri Tarihin yaşayan tanıklarıyız. Tarih biz yaşarken yeniden şekilleniyor. Hiç kimse dünyada olu-biten şeyleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Görevimiz yaşadığımız zamana ve mekana, kişilere ve topluluklara, olaylara şahidlik etmektir. Bu anlamda Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli haykıran sesiz olmaktır. Zira Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir. Selam ve dua ile.