Can Holding soruşturmasında, Türkiye'deki Masonların başı, Büyük Üstad veya eski Meşriki Azam Remzi Sanver Tutuklandı. Bu 200 yıldır Empeyalizmin başı ve teşkilatı, Masonluğun sorgulanmasıdır. Yani dokunulmazlara dokunuldu.
Bunlar dünyayı idare ettikleri için onlara ne devletler ve ne de ordular dokunamıyordu. Bunların kuyruğuna kanadına da dokunamıyorlardı. Önce, Mason, CIA ajanı, Ermeni dönmesi, Aselsanın yaptığı 1919 cep telefonunu yasaklattıran KVK'nın sahibi Osman Kavala tutuklandı. Dünyada kıyamet koptu, Avrupa Masonları ve yöneticileri feryat ettiler. Türkiyede, Masonlar, CHP ve pislik yöneticiler de hop oturup hop kalktılar.
Ama Türk adaleti yılmadı. Onu mahkum etti.
Şimdi de, Türk milletini zayıflatarak 200 yıldır perde gerisinde idare etmeye çalışan, İmparatorluğumuzu yıkan, 5 milyon Türkü savaşlar ile katleden, topraklarımızı İngilize peşkeş çeken Masonlar, dünyada ilk defa tutuklanıyor. Bu bir kansız darbedir. Kurtuluş için şafağın sökmesidir, fecr-i sâdıktır! Yaşasın Cesur Adalet! Yaşasın Cumhur İttifakı!
Dr. Seyfi Şahin
Bediüzzaman Hz, yanında hizmet eden Talebelerine, Ayasofya'nın ibadete tam olarak açılmasının Masonların mağlubiyetine işaret ve sembol olacağını müjdelemişti..
Demokrat Partiye ve Menderes'e de Masonlar hakkında şu tavsiyeyi yazmıştı:
Komünistlik, masonluk, zındıklık, dinsizlik; doğrudan doğruya anarşistliği intac ediyor. Ve bu dehşetli tahrib edicilere karşı, ancak ve ancak hakikat-i Kur'aniye etrafında ittihad-ı İslâm dayanabilir. Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmağa vesile olduğu gibi, bu vatanı istila-yı ecanibden ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur. Ve bu hakikata binaen Demokratlar bütün kuvvetleriyle bu hakikata istinad edip "komünist ve masonluk" cereyanına karşı vaziyet almaları zarurîdir. (Emirdağ-2-24)
Bu Hayim Naum, bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika'da Türkler lehinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türk'ün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin etmek suretiyle başlamıştır.
Yani Masonluk hasebiyle Kur'anın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak.
Hayim Naum müdhiş plânının zeminini Amerika'da hazırladıktan sonra İngiltere'ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bulunmuştur:
"Siz Türkiye'nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyet'i ve İslâmî temsilciliklerini, ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüd ediyorum."
Aynı Hayim Naum, Türk murahhaslar heyetine müşavir sıfatıyla sokulmanın da yolunu bulmuş, yani Mustafa Kemal ve İsmet'i kendine dost bulmuş. Onun için üçü birleşmiş ve artık arada santralın intizamla işlemesine hiçbir mani' kalmamıştır.
(Emirdağ-2-32)
Ben ve benim yanımdaki kardeşlerimin kuvvetli bir ihtimal ile kanaatımız geliyor ki, Masonlar ve Zındıkların (ateist dinsizlerin) plânı ile Bolşevizm tarzında gençleri terbiye etmek için bir vakit bazı mektebler açıldığı ve sonra değişen bu mekteblerle gençleri ifsada çalıştıklarına mukabil, İslâmiyetin kahraman bayraktarı olan Türk milletinin masum küçük yavruları, nuranî bir intibah ve bir hiss-i kable'l-vuku' ile Nurlardan ders almaları, gençlerin başına gelen o belaya karşı bir mukabeledir ki, inşâallah o yavruların hem kendileri, hem gençler Mason ve Zındıkların şerlerinden kurtulmasına bir işarettir ki, bu acib vaziyeti gösteriyorlar.
Said Nursî 18.11.1951 (Emirdağ-2-103)
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.
Said Nursi, Şualar - 302
"MİLYONLAR KAHRAMAN BAŞLAR FEDA OLDUKLARI BİR HAKİKATA BAŞIMIZ DAHİ FEDA OLSUN" diye onlar namına söylemiş, mahkemeyi hayret ve takdirle susturmuş.
Demek Nurcularda hakikî, hâlis, sırf rıza-yı İlahî için ve müsbet ve uhrevî fedailer var ki; Mason ve Komünist ve ifsad ve zındıka ve ilhad ve Taşnak gibi dehşetli komiteler, o Nurculara çare bulamayıp hükûmeti, adliyeyi aldatarak lastikli kanunlar ile onları kırmak ve dağıtmak istiyorlar. İnşâallah bir halt edemezler. Belki Nur'un ve imanın "fedailerini" çoğaltmağa sebebiyet verecekler.
Said Nursî , Şualar - 521
Risale-i Nur'u okuyan kimseler, bilhâssa idrakli gençler, kuvvetli bir imana sahib oluyorlar. Sarsılmaz ve fedakâr bir dindar, bir vatanperver oluyorlar. Yıpranmaz bir imanın bulunduğu bir yere, menfî bir ideolojinin aşıladığı ahlâksızlık ve sefahet giremez.
Bu sarsılmaz imana sahib olanlar çoğaldıkça, Masonluğun ve Komünizmin dairesi aslâ genişleyemiyor. Komünistlerin dayandığı materyalist (maddiyyun) felsefenin hak ve hakikat ile hiçbir ilgisi olmadığını, nazariyelerinin tamamen asılsız olduğunu Risale-i Nur Kur'an-ı Kerim'in âyetleri ile ve gayet kuvvetli bürhan ve hüccetlerle aklen, fikren ve mantıken isbat ediyor. O çürük fikir karanlıklarına düşenleri tenvir edip kurtarıyor. Yalnız gözünün görebildiği yere inanan maddecilere dahi Allah'ın varlığını, inkâr ve itiraz kabil olmayan kuvvetli delillerle isbat ediyor. (Şualar - 545)
Hem de "İnna A'tayna"nın sırrı kısmen tahakkuk etmiş. Çünki Süfyaniyetin (islam deccallerinin) dört rüknünden en kuvvetlisi ve dehşetlisi bütün bütün çekildi. Kabir altında azab çekiyor. Ve en büyüğü dahi alâkası bilfiil çekilmiş. Mason komitesinin mahkûmu ve âleti olup azabıyla meşguldür. Yalnız onun gölgesi hükmediyor. İleri tecavüz etmemekle beraber kısmen geriliyor. Bâki kalan iki şahıs ise, ellerinden gelse tamire çalışacaklar...
Şualar - 735
Derleyen: Dr. Ali Kemal Pekkendir